Alıcının İİK'nun 133. maddesi hükmüne göre sorumlu olmasının, farklı kuralları ve hukuki sonuçları içeren aynı Kanun'un 134. maddesine dayanılarak açılan fesih davasının incelenmesine engel teşkil etmeyeceği ve kesin hüküm oluşturmayacağı- İhalenin feshi istemine ilişkin talebin kabulüne karar verilmesi halinde ihale tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkacağından, feshedilen ihaleye dayalı olarak İİK. mad. 133 gereğince tamamlayıcı ihale yapılması mümkün olamayacağından,  ihalenin feshine dair şikayetin sonucunda verilecek karara göre, İİK. mad. 133 uyarınca yapılan ihale hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği-
Satış talebi yapıldığında, icra müdürünün alacaklıdan satış avansını 15 gün içinde depo etmesini talep etmesi gerektiği (İİK. mad. 110)- İcra müdürünce verilen süre içinde belirtilen satış avansının depo edilmemesi halinde haczin kalkacağı- İcra müdürlüğünce satış avansı ile ilgili bir süre verilmemiş ve alacaklı satış talebinden sonra satış avansı yatırmış ise, satış talep tarihi olarak satış avansının yatırıldığı tarihin kabulünün zorunlu olduğu- Haciz tarihinden itibaren altı ay olan satış isteme süresi içinde satış avansının yatırılarak satış talebinde bulunulmadığı ve satış avansının altı aylık sürenin geçmesinden sonra yatırıldığı anlaşıldığından, ihale konusu menkuller üzerindeki haczin düşmüş olduğu-
Tapudaki ilgili sıfatını taşıyan şikayetçinin tapuda kayıtlı adresi olup olmadığının tespit edilmesi, tapuda adresi bulunduğu takdirde bu adrese tebligat yapılması, ilgilinin tapuda kayıtlı adresi bulunmaz ise varsa adres kayıt sistemindeki adresine tebligat yapılması gerekeceği, tapuda ve adres kayıt sisteminde kayıtlı adresinin tespit edilememesi halinde gazetede veya elektronik ortamda yapılan satış ilanının tebligat yerine geçeceği- 
İhalenin feshi isteminin esastan reddine karar verilen şikayet konusu taşınmazın satış bedelinin, muhammen bedelin üzerinde olduğu anlaşıldığından, satış günü itibariyle taşınmazın kıymet takdiri işlemi üzerinden iki yıldan fazla süre geçmediği de gözetildiğinde zarar unsuru gerçekleşmemiş olup borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı-
Borçluya icra emrinin tebliğ edildiği tarihten itibaren, alacaklının, 1 yıllık yasal süre içinde satış talebinde bulunmadığı anlaşıldığından, takibin düşmüş olacağı ve satışın yapılmasının mümkün olmadığı-
Şikayetçilerin, satış tarihinden önce tapu kaydına konulmuş hacizleri bulunduğundan ve dolayısıyla ihalenin feshini isteyebilecek tapu sicilindeki ilgili sıfatını haiz olduklarından aktif husumet ehliyetlerinin bulunduğu, o halde mahkemece, işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesinin takip tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapacağı ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı vereceği-
İhalenin feshini isteme süresinin, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesindeki (mülga 818 sayılı BK.'nun 226.maddesi) yazılı sebepler de dahil olmak üzere yedi gün olduğu, anılan sürenin hak düşürücü nitelikte olup, icra mahkemesi tarafından re'sen nazara alınması gerekeceği, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde, şikayetçi borçlu aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği-
Mahkemece; borçlunun, şikayet dilekçesinde dayandığı vakıaların dışına çıkılıp, kamu düzeniyle ilgili olmayan, re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında da bulunmayan; "belediyece tellal görevlendirilmediği hallerde ancak icra müdürlüğü çalışanlarının tellal olarak görevlendirebileceği, somut olayda ise tellal olarak görevlendirilenin şoför olduğu" nedenine dayalı olarak ihalenin feshine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Taşınmaz satışlarında, borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesinin, başlı başına ihalenin feshi sebebi olduğu- Tebliğ memurunun, tebliğ mazbatasında; borçlunun adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tesbit ve tevsik etmeden, "dışarıda" şeklindeki ibare ile yetinerek yapılan tebliğ işleminin, 7201 s. Kanun'un 21/1.maddesi gereğince usulsüz olduğu- Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihinin, tebliğ tarihi olarak kabul edileceği, karşı tarafça bu durumun aksinin ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-