Dava konusu alacağa yönelik olarak dava dışı şirkete İİK.nun 94. maddesi uyarınca gönderilen haciz yazısı ve borçlu ile 3. kişi arasındaki adi yazılı devir protokolü göz önüne alındığında; haciz sırasında dava konusu payın maliki borçlu olmayıp üçüncü kişi olduğundan İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi üçüncü kişi yararına olup, bu yasal karinenin aksinin davalı alacaklı tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekeceği, davacı alacaklı tarafından dayanılan deliller, karinenin aksini ispat etmeye yeterli görülmemiş, davalı alacaklının borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı işlem yapıldığına dair iddialarının açılabilecek tasarrufun iptali davasında da değerlendirilebileceğinden davanın kabulü yerine oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
TTK’nun 133. maddesine göre, sermaye şirketlerinde alacaklıların, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların, 09.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İİK’nun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilecekleri- Haczin, istek üzerine, pay defterine işleneceği- Anonim şirketlerde, paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payı, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedileceği (İİK. m. 94/1 C.3), buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda olmadığı- İcra müdürünün, İİK’nun 94/l-3 hükmüne göre, anonim şirkete bir ihbarname (bildiri) göndermekle de yetinebileceği-
İİK 94 uyarınca açılan tescil talepli davada icra müdürlüğünden yetki belgesi alınarak ibraz edilmesinin dava şartı olduğu, ancak bu eksikliğin HMK 115/2 dava sonuçlanıncaya kadar her zaman tamamlanabileceği, bu nedenle davacıya bu konuda kesin süre verilmesi, noksan olan bu usuli işlemler yerine getirildikten sonra esasa girilmesi gerektiği-
İİK’nın 94/2 maddesine dayalı olarak açılan tapu iptal ve tescil davasında davalı arsa sahibi aleyhine verilen kabul kararının mahiyetine göre bu davalı dava açılmasına sebebiyet vermediğinden aleyhine nispi vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğu-
Temliken tescil talebi- Kural olarak da geçersiz olmadıkça veya sözleşme feshedilmedikçe yarışan şahsi haklardan önceki tarihli olanına değer tanınacağı- Buna göre yüklenici adına İİK m.94 uyarınca taşınmazı tescil ettiren alacaklıların alacağının doğum tarihinin, başka bir sebep yok ise en geç icra takip tarihinde doğduğu kabul edilerek yükleniciden haricen taşınmaz satın alan davacının temlik tarihi ile karşılaştırılarak hangisinin öncelikli olduğu belirlenip, yarışan şahsi haklar ilkesine göre değerlendirme yapılmak suretiyle tapu iptâli ve tescil konusunda sonucuna uygun karar verilmesi gerekitiği-
Şirkete gönderilen müzekkere içeriğinin, adeta icra müdürlüğünün şirket ortağının yerine geçtiğini belirtmekte olup ilgili TTK. ve İİK. hükümlerine aykırı olduğu, bu nedenlerle şikayetin kısmen kabulü ile müzekkerenin yeniden düzenlenmesine karar verilmesi gerekeceği-
Usuli kazanılmış hak kavramının, usul hukukunun temel prensiplerinden olup, HUMK ve HMK'da bu yönde bir düzenleme bulunmamakla birlikte gerek doktrinde gerek uygulamada kabul edilmiş ve uygulanagelmiş olduğu- Hukukun kaynağı sadece kanun olmayıp, mahkeme içtihatları dahi hukukun kaynaklarından oldukları cihetle, söz konusu usuli müktesep hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmeyeceği- Mahkemenin Yargıtay bozma kararına uymuş olması halinde, bu uyma kararı ile bağlı olup, usuli kazanılmış hak ilkesi uyarınca lehine bozulan taraf yararına araştırma ve inceleme yapmasının zorunlu olduğu- Usuli kazanılmış hak ilkesinin de istisnaları bulunmakta olup bunların; geriye etkili kanun değişikliği, görev kuralına aykırılık, sonradan ortaya çıkan içtihadı birleştirme kararı, hak düşürücü süre, kamu düzeni ve açık maddi hataya düşülmesi halleri olduğu-
Çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için anonim şirket merkezine gitmek zorunda olmadığı- Üçüncü kşi şirketin haciz müzekkeresinin iptalini istemesinde hukuki yararı bulunmadığı- Alacaklı vekili ile birlikte şikayetçi anonim şirketlere gidilmek suretiyle haciz tutanağının icra memuru tarafından tutulduğu ve borçluların şikayetçi 3. kişi anonim şirketler nezdinde bulunan hisselerin haczedildiğinin muhatap şirketler vekiline tefhim edildiği, hisse hacizlerinin şirketlerin pay defterlerine işlenerek icra dosyasına ibrazı için 5 gün süre verildiği, şirket defterlerinin ibraz edilmemesi halinde İİK. 357 gereğince işlem yapılacağı hususunun ihtar edildiği görülmekle, haciz tutanağı ile haczin uygulanması ve sonuçları şikayetçi anonim şirketleri etkileyeceğinden şikayetçilerin haciz tutanağı yönünden icra mahkemesine başvurusunda hukuki yararının bulunduğu-
Davacının gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi doğrultusunda yükleniciye tekabül eden bağımsız bölümün haczedilmesi için yüklenici adına tescili talebi ile dava açma yolunu kullanmaması-
Somut olayda, adi ortaklığın ticari faaliyette bulunarak temsilcisi aracılığıyla takip konusu çeki ciro ettiği anlaşıldığından takip konusu borcun, ortağın şahsi borcu olmayıp, adi ortaklığın borcu olduğu- Adi ortaklığın borcu nedeniyle ortaklar müteselsilen sorumlu olduklarına ve ortaklığın mal varlığı elbirliğiyle idare edildiğine göre, birlikte sorumluluk gereği adi ortaklığın borcu nedeniyle, adi ortaklığa ait mal veya alacağa haciz konulabileceği ve alacaklı tarafından ortaklığın mal varlığından tahsilat yapılabileceği-