Kişinin kendi muvazaasına dayanamayacağı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- SGK hizmet döküm cetvelindeki ücretin, prime esas kazanç olması nedeniyle içinde, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ya da hafta tatili ücreti olabileceği gibi işyeri uygulaması olması durumunda primleri de içeren bir ücret olduğu- İşçinin itiraz etmemiş olduğu kıdem ve ihbar tazminatı bordrosunda belirtilen ücret esas alınarak ihbar tazminatı alacağının hesaplanması gerektiği- 
Dava konusu uyuşmazlığın, davacının çalışmalarının hizmet akdine mi, yoksa, istisna akdine mi dayalı olduğu noktasında toplandığı- Dosya kapsamında bulunan ve davalı işveren tarafından davacı adına 01.01.1986 tarihli işe giriş bildirgesinin verilmiş olması da göz önünde bulundurularak, taraflar arasındaki ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerektiği, hizmet akdinin mevcut olduğu sonucuna varılırsa yöntemince davacının çalışma süresi araştırılmalı ve tüm deliller toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
İş akdinin işverence haksız nedenle feshedildiğini iddia ederek ihbar tazminatı alacağının davalıdan tahsilinin talep edildiği davada, bilirkişi raporunda SGK hizmet döküm cetvelindeki, yıl itibariyle, son bildirilen ücretler esas alınarak ihbar tazminatı hesabına esas ücretin tespiti yoluna gidildiği ancak hizmet döküm cetvelinin genel olarak incelenmesinde, ücretin aylara göre değişkenlik gösterdiği- SGK hizmet döküm cetvelindeki ücretin, prime esas kazanç olması nedeniyle içinde, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ya da hafta tatili ücreti olabileceği gibi işyeri uygulaması olması durumunda primleri de içeren bir ücret olduğu- Dosyada bulunan ve işverence ibraz edilen kıdem ve ihbar tazminatı bordrosundaki ücrete davacı tarafça itiraz edilmemiş olup temyiz incelemesi yapılan birçok dosyada bu belgedeki ücret esas alınarak hesaplanma yapıldığı verilen kararların onaylandığı- Kıdem ve ihbar tazminatı bordrosunda belirtilen ücret esas alınarak ihbar tazminatı alacağının hesaplanması gerektiği- 
Davacı davalı işverene ait iş yerinde 5 yıl 1 ay süre ile pizza ustası olarak çalışmış olup ait aylık net 1.000,00 TL ücret aldığını iddia etmiş, işverence dosyaya bordro ibraz edilmediği ancak hizmet döküm cetvelinde davacının ücretinin asgari ücret olduğu görülmüş olup, davacı tanığı davacının aylık 1.000,00 TL ücret aldığını beyan etmiş, davalı tanığı ise, davacının ne kadar ücret aldığını bilmediğini ifade etmiş olup bilirkişi raporunda, davacının asgari ücret aldığı kabul edilerek dava konusu alacaklar hesaplanmış ise de, usulünce emsal ücret araştırması yapılmadan davacının yaptığı iş ve çalışma süresi göz önüne alındığında ücretinin asgari ücret olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu-
Davacı toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışmakta olup, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin toplu iş sözleşmesinde belirlenen sosyal yardımların ilavesiyle hesaplanacağı, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretin hesabı bu yüzden davacı açısından başlangıçta belirlenebilecek bir alacak olmadığından, kıdem tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği, mahkemece kıdem tazminatı talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
İş akdini işçinin kendisinin feshettiği davada, ihbar tazminatı talep hakkı bulunmadığından mahkemece bu talebin reddinin gerekeceği- Mahkemece, ilke kararındaki kriterlere göre emsal ücret araştırması yapılarak, banka kayıtları getirtilerek, diğer delillerle birlikte değerlendirerek davacının ücretini belirlemek ve buna göre diğer alacakların da hesabını yapmak olduğu-
Salt kendisine ait ikametgah adresinin bir bölümünü işyeri adresi olarak bildirerek davalı bakanlığa danışmanlık hizmeti verdiğinden bahisle serbest meslek makbuzları ve içerik açıklanmaksızın komisyon kabul tutanakları düzenlenmiş olmasının taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini değiştirmeyeceği, davaya bakmakla iş mahkemelerinin görevli olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı- İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanlarının gözetilmesi ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılarak sonuca gidilmesi gerektiği- İşçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlıkta, emsal ücret araştırması yapılıp, araştırma sonuçları dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ile birlikte değerlendirilerek davacının ücret miktarının belirlenmesi, talep edilen alacaklar belirlenen bu ücret miktarına göre yeniden hesaplattırılması gerektiği, eksik araştırma ile karar verilmesinin hatalı olduğu- Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesileceği, henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam edeceği, ancak kısmi davadaki miktarın, kısmi davanın açıldığı dava tarihine göre geriye doğru belirlenen zamanaşımı süresini kapsayacağı- Kısaca kısmi davadaki alacak miktarının belirlendiği tarihten itibaren öncelikle ileriye doğru gerçekleşen alacak için mahsup edilmesi, bakiye alacağın ise ondan sonraki süreyi kapsaması gerektiği- İlk kısmi davada belirlenen alacak mahsup edildikten sonra bakiyenin talep edildiği tarihten geriye doğru zamanaşımı süresi içinde kalan alacağın, alacaklı lehine hüküm altına alınması gerektiği-
Davacının iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep ettiği davada, taraflar arasında imzalanan sözleşmede, davacı taşeron, davalı işveren olarak ifade edilmişse de,davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarname ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen tutanak içerikleri, birkısım şahitlerin çalışma saatlerine ilişkin beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde, iş sözleşmesinin bağımlılık, ücret ve işgörme unsurlarının somut olay bakımından gerçekleştiği anlaşıldığından, işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği- 
506 sayılı Yasa'nın 11/A maddesine göre, iş kazasının a)sigortalının işyerinde bulunduğu sırada b)işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla c)sigortalının, işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d)sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıya hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylar olduğu; Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için 1)sigorta olayına maruz kalan kişinin 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesi anlamında sigortalı olması 2) Sigorta olayının, maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşulu olduğu, başka bir anlatımla, sigorta olayının iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunlu olduğu - Davacının kendisine ait olan villasının dış cephesinin sıvanması işi için davalılardan yaralanan ile 290.000.000 TL karşılığında anlaşması şeklinde beliren somut çalışma ilişkisinde, davacı ile davalılardan yaralanan kişi arasında günün belirlenen bir saatinde iş başı yapılıp belirlenen zamanda işin bırakılacağı, bu mesai karşılığında günlük ücret ödeneceği yönünde bir anlaşma olmaması, belirli bir süre çalışmanın değil, bir sonucun meydana getirilerek, bağımsız bir varlığı değiştirmeye, işlemeye veya biçimlendirmeye yönelik edimin amaçlanmış olması, hizmet akdinin tanımlanan ayırt edici ve belirleyici özelliklerinin somut iş görme ilişkisinde bulunmaması karşısında, davacı ile davalılardan yaralanan davalının arasındaki hukuki ilişkinin hizmet akdi veya alt işveren – üst işveren ilişkisi değil, istisna akdi niteliğinde olduğunundan, davalının yaralanması ile sonuçlanan olayın, davacı yönünden iş kazası olmadığının tespitine karar verilmesi gerekeceği-