Dava tarihinden başlamak kaydıyla ....... TL birikmiş nafakaya hükmedilmiş ve ayrıca faizin başlangıç tarihi hakkında hüküm kurulmamış olması halinde, birikmiş nafaka alacağına karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği-
«Apartmanın ortak yerlerine yapılan meskenin yıkımına» ilişkin ilamın infazı için ilamda «kesinleşmeden itibaren 60 günlük süre» verilmiş olduğuna göre, takip tarihine kadar ilam hükmünü yerine getirmemesi halinde borçluya yeniden 60 günlük süre verilemeyeceği, süreye uygun davranmanın borçlunun yükümlülüğünde olduğu–
Haciz sırasında karşılaşılan üçüncü kişinin «borçlunun eski eşi olduğunu, kocasından boşandığını» bildirip, boşanma ilamı ibraz etmesi halinde, alacaklıya -istihkak davası açması için- 7 günlük süre verilmesi gerekeceği–
7 günlük sıra cetveline şikayet süresinin «hak düşürücü süre» olduğu bu nedenle icra mahkemesince doğrudan doğruya gözetileceği–
Taşınmazların «istihkak davası»na konu olamayacağı, uyuşmazlığın «şikayet» yoluyla çözümlenmesi (ve bu konuda açılmış olan «istihkak davası»nın yapılmış bir «şikayet» olarak algılanması) gerekeceği–
İİK. 30/I uyarınca icra müdürünün, borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin niteliğine göre, başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmasını borçluya emredeceği, ilamda yazılı sürenin cebri icra yoluna başvurulmasından sonra çıkarılacak icra emrinde yazılıp, borçluya ilamdaki sürenin tanınması gerekeceği, bu nedenle ilamın kesinleşmesinden sonra takibe konulmasına kadar alacaklının rızasıyla geçen sürenin, İİK.nun 30. maddesinde müdürün vermesi gereken süreyi ortadan kaldırmayacağı–
Farklı tarihlerde uygulanmış olan ihtiyati hacizlerin aynı tarihte kesin hacze dönüşmüş olmaları halinde, satış bedelinin alacaklılar arasında garameten paylaştırılması gerekeceği–
Her devlet kendi sınırları içinde cebri icra gücüne sahip olduğundan, «icra takipleri» ile «iflas davaları»nın, ‘münhasır yetki’ kapsamında olduğu (2675 s. MÖHUK. 31; şimdi; 5718 s. MÖHUK 47) - Takip dayanağı senette borçlunun adresinin Lefkoşe olarak yazılı olmasının, icra takibinin orada yapılması sonucunu doğurmayacağı, tarafların HUMK. 22 (şimdi; HMK. 17) uyarınca «Ankara mahkemelerinin yetkili olacağını» kabul etmelerinde kanuna aykırılık bulunmadığı– Not: 6100 sayılı yeni HMK. yetki sözleşmeleri hususunda eski kanundaki sistemden ayrılarak "sadece tacirler veya kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlıklar hakkında, yetki sözleşmesi yapabileceğini" (HMK. mad. 17) kabul etmiştir.
Menfi (olumsuz) tesbit konulu -menfi (olumsuz) tesbit davası sonucunda- davanın kabulüne/reddine ilişkin kararların, kesinleşmeden infaz edilemeyeceği, ilamda yer alan eklentilerinde aynı kurala tâbi olduğu (yani; ilamda yazılı «tazminat» ve «yargılama giderleri»nin de ilamın kesinleştiği tarihte muaccel olacağı ve bu tarihten itibaren bunlara faiz yürütülebileceği ve infaz edilebileceği)–
Taşınmazın tapu kaydına konulan haczin borçluya bildirilmemiş (tebliğ edilmemiş) olması halinde, haczin kaldırılması istemini içeren şikayetin süresinde yapılmış kabul edileceği–
