Paylı mülkiyete tabi bir yerde, paydaşlardan birinin açtığı dava sebebiyle, müdahalenin menine karar verilince, bu kararın, o paydaşın payına münhasır olarak değil, o şeyin tamamı hakkında uygulanacağı-
Muhtesatın mülkiyetinin tespitine ilişkin ilam kesinleşmeden takibe konulamayacağından, ilamın eklentisi olan yargılama gideri ve vekâlet ücreti alacağı için de kesinleşme aranacağı-
Borçlunun kendisine gönderilen haciz ihbarı tebliğ işleminin usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurmasının şikayet niteliğinde olduğu, şikayetin öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılmasının zorunlu olduğu-
Borçlar Kanunu’nun 487. maddesine ve takip dayanağı kredi sözleşmesi içeriğinde kefaletin müteselsil olduğunun yazılmasına göre şikayetçi hakkında borcun tamamının genel haciz yolu ile takip yapılabileceği-
Şikayetçi borçlunun taraf olmadığı mahkeme kararının borçlu yönünden takip hukuku bakımından kesin hüküm oluşturduğunu söylenemeyeceği, bu durumun hukuki dinlenme hakkının ihlali anlamına geleceği-
Posta görevlisince muhatap yerine kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran on sekiz yaşından aşağı olmadığı ve ehliyetli olduğu hususu tebligat mazbatasına şerh düşülmediğinden tebligatın usulsüz olduğu-
Gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümlerin kesinleşmedikçe icra edilemeyeceği, bu nedenle aynı ilamda yazılı eklentilerin de infazının istenebilmesi için ilamın kesinleşmesinin zorunlu olduğu, buna karşılık, gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan (gayrimenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara ilişkin olan) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmelerine gerek olmadığı, yani bu ilamların kesinleşmeden icraya konulabileceği-
Aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamların kesinleşmeden icra edilemeyeceği, kural olarak boşanma ilamı ile birlikte hükmedilen maddi ve manevi tazminatın, boşanma kararının eklentisi olması sebebiyle boşanma ilamı kesinleşmeden icraya verilemeyeceği, ancak boşanma yönünden kesinleşen karardaki maddi ve manevi tazminat alacakları için kesinleşme koşulu aranmaksızın icra takibinin yapılabileceği-
Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 10.04.1992 tarih, 7/4 sayılı kararında, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma nedeni olacağı içtihat edilmiş bulunmasına göre, mahkemece yapılacak işin; bozmadan sonra kısa karar ile bağlı olmaksızın çelişkiyi gidermek kaydıyla vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibaret olduğu-