Davacı alacağının, dava açıldıktan sonra borçluya miras hissesi olarak verilen taşınmazın devri sureti ile ödendiğinin açık olup, takip borcunun davalı borçlu tarafından ödenmiş olmasından dolayı hüküm kurulmasına yer olmadığı-
Taşınmaz satışının borçlu tarafından diğer davalıya satışının borca mahsuben gerçekleştiğinin kabul edildiği halde, İİK. mad. 279 koşullarının bulunup bulunmadığı ve şayet şartların mevcut olmadığı kanaatine varılmış ise, borçlunun mal kaçırma kastını 3. kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olup olmadığı üzerinde durulmadan hüküm kurulmasının isabetli olmadığı-
Davalılar arasında yapılan satışın zamanı, alacağa mahsuben yapılmış olması, borçluyla ticari ilişki içinde olan davalının onun alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olması nedeniyle tasarrufun iptalinin gerekeceği- Davacının talebini aşar şekilde ve kesinleşmiş bir davaya ilişkin olarak hüküm tesis edilemeyeceği-
Dava konusu taşınmazların tapudaki satış bedelleri ile gerçek değerleri arasında misli fark bulunmasına, davalı borçlu ile 3.kişi şirket arasındaki ticari ilişkiler nedeniyle davalı 3.kişi şirketin, borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden kişilerden olmasına, alacağa mahsuben yapılan taşınmaz devirlerinin mutad ödeme olmaması nedeniyle iptale tabi olması gerektiği- Davalı borçlu şirketin iflasına karar verildiği ve iflas işlemlerinin devam ettiği belirtildiğinden, mahkemece borçlu hakkındaki iflas kararının kesinleşip kesinleşmediği, kesinleşmiş ise 2. alacaklılar toplantısının yapılıp yapılmadığı ve davacı-alacaklının, tasarrufun iptali davasını takip etmek için İİK. mad. 245 gereğince yetki alıp almadığı belirlenerek taraf ehliyeti yönünden İİK. mad. 187, 191, 245, 255 gereğince değerlendirme yapılması gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında harç ve vekalet ücretinin takip konusu alacak miktarı ile iptali istenen tasarrufun, tasarruf tarihindeki değeri karşılaştırılarak düşük olan değer üzerinden hesaplanması gerektiği-
Davalı G., davalı borçlu şirketin çalışanı olması nedeniyle borçlunun durumunu ve amacının bilebilecek kişilerden olduğu ve dava konusu tasarrufların alacağa mahsuben yapılmış olduğu belirtildiğinden borçlu şirket ile G. arasındaki dava konusu tasarrufların iptaline karar verilmesi gerekeceği- Tasarrufun iptali davası sırasında davalı borçlu şirketin iflas etmesi ve davacı alacaklının İİK.'nun 245. maddesi uyarınca davayı takip yetkisini iflas masasından almaması halinde davaya iflas idaresi tarafından devam edilebileceği-
Kredi sözleşmelerinde borcun doğumu hem asıl borçlu hem de kefiller açısından ( gerek asıl borçluya, gerekse kefilin asile rücuu halinde ) kredi sözleşme tarihinde doğacağından, Y.... Bankası Hayrabolu şubesinden anılan kredi sözleşmelerinin tarihleri net olarak sorularak sözleşme tarihlerinin iptali istenen tasarruftan önce olduğu takdirde davanın esasına girilerek İİK. 278, 279 ve 280. maddeler gereğince dava konusu tasarrufların iptale tabi olup olmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davalı-borçlunun kızının davacı-alacaklının kardeşi ile evli olması ve aradaki akrabalık bağı alacağın gerçek olmadığının kabulü için yeterli olmadığı gibi; davalı tanıkları davacı ve borçluyu tanımamakta olup, davacı tanığının alacağın muvazaalı olduğu yönünde beyanı bulunmadığı- Öte yandan takip, dava konusu tasarruftan sonra yapılmış olmakla beraber borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğmuş olması ve ayrıca davalı-üçüncü kişi tarafından davalı-borçluya gönderilen ihtarnamenin, davalı-borçlu hakkında takipten sonra olması ve elatmanın önlenmesi davasının, iş bu tasarrufun iptali davasından sonra açılmış ve davalı-borçlunun davalı-üçüncü kişiye sattığı evde tahliye ve hacze kadar oturması gözetildiğinde, takip konusu alacağın muvazaalı olduğunu kabule imkan bulunmadığı-
Davalı borçlunun, diğer borçlu davalının yanında ücretli olarak çalışan bir kişi olduğu, dava konusu taşınmazı satın alabilecek maddi durumunun bulunmadığı, taşınmazın davalı borçlunun talimatı doğrultusunda davalı üçüncü kişiye sattığı, üçüncü kişi olan davalının borçlu davalılar aleyhine icra takibi yaptığı, dolayısıyla tasarruf tarihinden öncesine ait ticari ilişkilerinin olduğu, taşınmaz üzerinde bulunan ipotek bedelinin de tamamen ödenip ödenmediği yeterince araştırılmadığı anlaşıldığında, mahkemece borçlu davalılar arasındaki ilişkinin araştırılması, üçüncü kişi davalının borçlu davalılar aleyhine yaptığı icra takipleri göz önüne alınarak aralarında daha önce başlayan ticari ilişki olup olmadığı ve bu nedenle borçluların mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olup olamayacağının karar yerinde tartışılması ve bu konuda İİK. mad. 280’in uygulama yeri olup olmadığının tartışılması, ayrıca taşınmaz üzerinde bulunan ipotek bedelinin kim tarafından ödendiğinin araştırılarak ipotek bedelinin davalı üçüncü kişi tarafından ödenmediğinin anlaşılması halinde satış bedeline eklenmemesi gerektiğinin düşünülmesi, taşınmaz davalı üçüncü kişi tarafından alacağına karşılık alınmış ise İİK. mad. 279/2’nin uygulama yeri olup olmadığının tartışılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İptali istenen tasarrufların takip konusu borcun doğumundan sonra gerçekleştiği, borçlu H. H. K'un ölümü üzerine mirası reddetmeyen mirasçılar aleyhine yapılan takiplerin kesinleştiği ve borçlu miras­çılar adına 28.11.2011 tarihli kat'i aciz belgelerinin ibraz edildiğinin anlaşıldığı, ta­sarruf tarihinden İ.en beş yıl içinde 1.7.2009 tarihlerinde her iki dosyadan da borçlu hakkında icra takibine başlandığı dava ön koşullarının mevcut olduğu, davalı A. K'un borçlunun durumunu ve amacını bilmediğini İİK 279.madde gereğince ispatlayamadığı da göz önüne alınarak borçlu muris H. H. K. ile lehine tasarruf­ta bulunduğu oğlu davalı A. K. arasındaki dava konusu 6.11.2006 ve 8.11.2006 tarihli tasarrufların İİK 280/l-2.maddeler gereğince ... 2.İcra Müdürlüğünün 2009/1141 ve 2009/1143 sayılı takip dosyalarındaki alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Tasarrufun iptali davalarının borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılacağı ve bu kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu- İİK mad. 283 gereğince davacının, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde edeceği ve ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebileceği- İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine mahkûm edilmesi gerektiği, üçüncü kişinin sorumlu olduğu miktarın, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeri kadar olduğu-