Forward sözleşmenin TBK'nun genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerine aykırılık taşıdığı iddiası- "Davalı bankanın forward işlemi hakkında davacı yeteri kadar bilgilendirdiği ve aydınlattığı hususunu" ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmişse de, risk bildirim formu da dahil ilgili tüm belgeleri imzalayıp davalı banka ile aralarındaki türev işlemleri sözleşmesinin hukuken geçerli olduğunu kabul ettikten sonra, zarar ettikleri türev sözleşmenin hukuken geçersiz olduğuna ilişkin davacı iddiasının hukuken korunamayacağı-  Tacir olan davacının yaptığı işlemlerin, attığı imzanın sorumluluğunu kavrayabilecek kimse olduğu, yapılan işlemin riskli olduğu, aynı şekilde bankanın da zarar edebileceği, kurun vade farkından korunmak için sabitlendiği, dolayısıyla davalı bankanın kendiliğinden bu işlemi yapmasının olanaksız olduğu- Taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalı banka tarafından kesinti yapıldığından, mahkemece, yapılan kesinti miktarı da denetlenmek suretiyle, sözleşme uyarınca fazla kesinti yapılmadığının tespiti halinde davanın reddi gerektiği-
Taraflar arasında yapılan sözleşmede bulunan "... Hakkında kamu davası açılan eczanenin sözleşmesi (karar kesinleşinceye kadar) askıya alınır." hükmüne göre, ceza yargılaması neticesinde davacının mahkumiyetine karar verilmemiş olması karşısında, sözleşmenin askıya alınması işleminin kendiliğinden kalkmakla davanın konusuz kaldığı ve bu nedenle, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı-
Uyuşmazlık; kaçak su kullanımından kaynaklı borcun bulunmadığının tespiti ile davacı ile dava dışı Belediyesi ile imzalanan 07/02/2014 tarihli sözleşmenin geçerli olup olmadığının tespitine ilişkindir...
Mahkeme tarafından bir sonraki celseye kadar verilen ve ihtaratı yapılarak kesin hale getirilmeyen süre içinde ibraz edilen ıslah başvurusunun zamanında yapıldığının kabulünü gerektireceği- Dinlenilen tanıkların yeniden dinlenilmeyip ıslah çerçevesinde değerlendirilmesinin usul ekonomisi düşüncesi ile hatalı olmadığı- Dava dilekçesinde herhangi bir delil bildirmeyen davacı kadın davasını ıslah etmiş olup sadece ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü yeni vakıalara yönelik delil bildirebileceği- Davacı kadın ıslah dilekçesinde “fiziksel ve psikolojik baskı” demek suretiyle dava dilekçesinde olmayan fiziksel baskı (şiddet vakıasına) dayandığından, ıslah ile dayanılan bu vakıa yönünden, bildirdiği ve dinlenilen tanık beyanları ile birlikte inceleme yapılmasına karar verilmesi gerektiği-
Kadının tazminat talepleri ile yoksulluk nafakası talebi hakkında "usulüne uygun ileri sürülmediğinden karar verilmesine yer olmadığına" karar verileceği-
Tenkis davasının belirsiz alacak davası niteliğine sahip olduğu dikkate alınarak dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayiç bedeline göre değerinin belirlenmesi ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin davacılara ödetilmesine karar verilmesi gerektiği-
Tehdit hukuki sebebine dayalı olarak açılan menfi tespit davası "bononun teminat olarak verildiği" belirtilerek ıslah edildiğinden, istinaf mahkemesince tehdit hukuki nedenine dayalı menfi tespit istemine ilişkin hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davaların nisbi harca tabi davalardan olduğu- Dava dilekçesinde ..............-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, .............. tarihli dilekçe ile .................-TL’ye yükseltmiş ise de, ıslah harcının yatırılmadığı anlaşıldığından talep aşılarak ıslah edilen bedel üzerinden hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Usulüne uygun şekilde süresinde dayanılmayan tanık deliline göre dinlenilen tanık beyanları esas alınıp, davalı erkeğe kusur yüklenilerek, davacı kadının boşanma davasının kabulünün usul ve kanuna aykırı olduğu- Erkeğin kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığından kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerektiği-
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, bedel isteğine ilişkindir... Kesinleşen icra takibi neticesinde davaya konu taşınmazın, davalının dava dışı 3. kişiden alacağına mahsuben davalıya ihale edildiği ve davacının da taşınmazı davalıdan satış yoluyla devraldığı anlaşılmaktadır. İlk bozma kararından sonra Mahkemece davanın kabulüyle, dava konusu taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline ve 50.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı yalnız davalı temyiz isteğinde bulunmuş, temyizinde; davacının taşınmaz için ödediğini iddia ettiği 50.000,00 TL bedele itiraz etmiş, Dairenin 30/09/2020 tarihli ikinci bozma kararı ile, çekişme konusu taşınmaz ile komşu taşınmaz üzerinde bulunan binanın temlik tarihindeki değerinin keşif yapılmak suretiyle alanında uzman bilirkişiler ile tespit edildikten sonra rayiç bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile davacının talep ettiği bedelin tamamı daha önce davalıya ödenmiş gibi karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuş, bozmadan sonra Mahkemece, tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline, keşfen saptanan ve davacı tarafından ıslah edilen 93.540,00 TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Dairenin ikinci bozma kararının içeriğinden, hükmü temyiz eden davalı aleyhine en fazla 50.000,00 TL bedele hükmedilebileceği sonucuna varılmakla; 50.000,00 TL’yi aşmayacak şekilde belirlenecek bedelin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken davacı tarafından bozma hükümlerini ortadan kaldıracak şekilde yapılan ıslah dikkate alınarak, kazanılmış hak olgusu ve aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Harita bilirkişisi raporu gereği, taşınmazın güncel kayıtları ile imara ilişkin belgelerinin getirtilmesi, kayıtların doğrulanması halinde kaydı kapalı olmayan yeni parsel numarası üzerinden infaza elverişli olacak şekilde iptal – tescil hükmü kurulması gerekir.