Islah ile dava değeri artırılmış ise bu durumda ıslah, bir taraf usul işlemi olduğundan nisbi harcın yatırılması gerekeceği, eğer harç yatırılmamış ise Harçlar Kanunu 32. maddesi uyarınca müteakip işlemlerin yapılamayacağı- Davalı zamanaşımı savunması yapmadığı sürece, o hak ve alacak için zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile, hakimin bunu kendiliğinden gözetemeyeceği; davayı sürdürmek ve alacağı hüküm altına almak zorunda olduğu-
Davacının imzası bulunmayan bordrolarda belirtilen fazla çalışma ücreti tahakkuk miktarlarının "banka kanalıyla davacıya ödendiği" davalı işveren tarafından ispatlandığından, ödenen miktarların, fazla çalışma ücreti alacağı tutarından mahsup edilmesi gerektiği- "Kısmi dava" olarak açılan davanın, ıslah dilekçesi ile "belirsiz alacak davası" olarak değiştirilemeyeceği- Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları "ücret" niteliği taşıdığından, bu alacaklara mevduata uygulanan en yüksek faiz oranın uygulanması gerektiği- Islah dilekçesinde talep edilen "yasal faiz" ifadesinin 3095 s. K. m. 1'de düzenlenen yasal faiz olduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu ifadenin "yasadan kaynaklı faiz" olarak geniş yorumlanamayacağı- Davacı vekili dava dilekçesinde talep edilen alacaklara ilişkin mevduat faiz talep etmişken, ıslah dilekçesinde yasal faiz talebinde bulunarak ıslah edilen alacaklar bakımından faiz türüne ilişkin talebini değiştirme iradesini ortaya koymuş olup taleple bağlılık ilkesi uyarınca, ıslah dilekçesiyle artırılan miktarlar için ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması, ancak, (4857 s. İş K. m. 34) gereğince ödenmeyen ücret alacaklarına mevduata uygulanan en yüksek faiz oranın uygulanacağı hüküm altına alındığından, hükmolunan yasal faiz oranının en yüksek mevduat faiz oranını da aşmaması gerektiği- Fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine dair ıslah dilekçesiyle artırılan miktarlar için ıslah tarihinden itibaren en yüksek mevduat faiz oranını aşmamak kaydıyla yasal faize hükmedilmesi gerektiği- "Davacı tarafın, 'kısmi dava' olarak açtığı eldeki davada fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları için en yüksek mevduat faizinin uygulanmasını talep ettiği, anılan alacakların İş Kanunu hükümleri kapsamında kaldığı, genel kanun niteliğinde olan TBK ve 3095 s. K.’da açıkça özel kanun veya sözleşme ile kararlaştırılmamışsa, yasal faiz uygulanacağının belirtildiği, 3095 s. K. kapsamına TBK ve TTK.'ya göre faiz ödemelerinin alındığı, İş Kanundaki faiz ödemelerinin kapsam dışı olduğu, dava konusu alacakların İş Kanunundan kaynaklandığı ve anılan Kanunla faiz türünün düzenlendiği, bu faizin İş Kanunundan yani yasadan kaynaklandığı, dolayısıyla istenilen alacakların niteliğine göre en yüksek mevduat faiz oranının uygulanması gerektiği, ıslah ile yasal faiz istenilmesinin bu talebi sınırlamadığı, taleple bağlılık ilkesine aykırı bir durumun söz konusu olmadığı" şeklindeki görüşün kabul edilmediği-
Tahkikat aşaması sona erdikten sonra ıslahın yapılamayacağı-
HMK’nın 177. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, bozma sonrası, maddi ve manevi tazminat-ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar ıslah yapılabilmesine imkân getirildiği-
Trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma tazminat talebi- 7251 s. K. ile yapılan değişiklik uyarınca, HMK. mad 177/2 ile, bozma ve kaldırma kararlarından sonra dosyanın ilk derece mahkemesine döndüğünde tahkikata ilişkin bir işlem yapılıyor ise tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılabileceğinin kabul edilmiş olduğu- Usul hükümlerinin derhal yürürlüğe girdiği gözetilerek -28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 s. K. ile HMK’nın 177. maddesine getirilen 2. fıkrası hükmü uyarınca davacı vekilinin ıslah talebi de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemi- Dava konusu kazayla ilgili olarak hasar dosyası ile ödeme dekont ve makbuzları değerlendirilerek davaya etkisi araştırılmak suretiyle dava konusu talep yönünden davalı tarafın sorumluluğuna düşen miktarın tespiti için aynı bilirkişiden tüm hak sahiplerinin destek zararlarını belirleyen, destek zararının limiti aşması halinde garame hesabı yapılması için ek rapor alınması ve mahkemece yapılan ödemelerin iyi niyetli olup olmadığı, KTK'nın 96. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketinin kaza ile ilgili sorumluluğunun kalıp kalmadığının değerlendirilmesi gerektiği- 7251 s. K. ile yapılan değişiklik uyarınca, HMK. mad 177/2 ile, bozma ve kaldırma kararlarından sonra dosyanın ilk derece mahkemesine döndüğünde tahkikata ilişkin bir işlem yapılıyor ise tahkikat bitinceye kadar ıslah yapılabileceğinin kabul edilmiş olduğu- Usul hükümlerinin derhal yürürlüğe girdiği gözetilerek -28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 s. K. ile HMK’nın 177. maddesine getirilen 2. fıkrası hükmü uyarınca davacılar vekilinin ıslah talebi de gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davanın açılmasından sonra gerçekleşen vakıalar, ıslah yoluyla davaya dahil edilebilir mi?
Trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı tazminat istemine ilişkin davada "ıslah talebinin zamanaşımına uğradığı" ile ilgili defi yönünde olumlu ya da olumsuz karar verilmeksizin hüküm tesisinin hatalı olduğu-
HMK’nın 177/2. maddesinde yapılan değişiklik ile, Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirildiği- Sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğundan, usule ilişkin kanun değişikliğinin geçmişe etkili olarak uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa da, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu kabul edilebilir mi? Yoksa, bu hükmün, kanun değişikliği yürürlüğe girdikten sonra yapılacak ıslah taleplerinde mi uygulanması mümkündür?
Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bozmadan sonra ıslah mümkün hale gelmiş olup usul hükümlerinde yapılan değişikliklerin derhal uygulanması gerektiği-