HMK.'nin 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olduğu, hakimin bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve netice-i taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların hukuki tavsifleri ile bağlı olmadığı, şikayetçi borçlu taraf, dosya borcunu karşılayacak tutarda nakdi teminat nedeniyle hacizlerin kaldırılmasını talep ettiğinden hacizlerin hangi aşamada ve dolayısıyla niteliklerinin ne olduğunu önemi bulunmadığı, tehiri icra kararı almak üzere icra müdürlüğü tarafından mehil verilebilmesi için yatırılan nakdi teminat ödeme yerine geçmez ise de, borçlu tarafından yatırılan teminatın, yatırıldığı tarih itibari ile icra takip dosyası alacağını tüm fer’ileri ile birlikte karşılaması halinde, mevcut hacizlerin aşkın hale geleceği, hacizlerin devam etmesi İİK.'nin 85/son maddesiyle de bağdaşmayacağından şikayetin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
İlamlı takiplerle ilgili herhangi bir şikayette, takibe dayanak belgenin ilam niteliğinde olup olmadığı kamu düzeni gereğince resen dikkate alınmasının gerekeceği-
İİK.’nin 36. maddesi gereğince, icranın tehiri için taşınmaz teminat olarak gösterilebilir ise de, taşınmazın satışı halinde, satış bedelinin, dosya borcunu ferileri ile birlikte karşılayıp karşılamayacağı belli değildir. Bu durumda, teminat olarak taşınmazın gösterilmesi halinde, bu teminatın hacizlerin kaldırılmasını sağlamayacağının kabulü gerekeceği-
Temyizen incelenmesi istenen karar, 'İİK.'nin 36. maddesinin uygulanma şekline' ilişkin olduğundan, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı-
İcra ve İflas Kanunu'nda, icra müdürünün görevleri ve yetkilerinin sayıldığı, "yatırılan paraların nemalandırılacağına" ilişkin İİK'nın 134. maddesindeki özel düzenleme dışında açık şekilde bir düzenlemeye yer verilmediği - İİK ve sair mevzuatta ' İcra Müdürlüğü'ne yatırılan paraların hangi durumlarda ve nasıl nemalandırılacağı' nın tahdidi olarak sayıldığı - Borçlu vekilince nemalandırılması talep edilen dosyada "teminat olarak yatırılan 3 aylık kira bedelinin, nemalandırılması kanunen gereken meblağlar arasına girmediği"-
Bölge Adliye Mahkemesince icranın geri bırakılması kararı getirilene kadar takibin durdurulmasını sağlamak için İİK 36. maddesi gereğince yatırılan teminatın, İİK 266. maddesinde öngörülen koşulların yerine getirilmesi ile bu madde kapsamında takip dosyasından konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılarak ihtiyati haczin teminat üzerine devamına dair karara dayanak olarak alınan teminattan farklı olduğu ve birbirinin yerine geçemediği- İİK 36/5 maddesine göre; bölge adliye mahkemesince, başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verileceği Yargıtayca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine bozma sonrası esası inceleyecek mahkemece kesin olarak karar verileceğinden, İİK 36/5 . maddesi gereğince teminatın iadesine karar verilmesi halinde dahi takip dosyası kapsamında İİK 266. madde gereği alınan teminatın varlığını koruyacağının tartışmasız olduğu, o halde, ilk derece mahkemesince alacaklının şikayetinin kabulü ile 26.11.2020 tarihli icra müdürlüğü kararının iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcranın tehiri için taşınmaz teminat olarak gösterilebilir ise de (İİK 36), taşınmazın (taşınmazların) satışı halinde, satış bedelinin, dosya borcunu ferileri ile birlikte karşılayıp karşılamayacağı belli olmadığından, teminat olarak taşınmazın (taşınmazların) gösterilmesi halinde, bu teminatın hacizlerin kaldırılmasını sağlamayacağı-
Takip dayanağı ilamın, denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulması karşısında, bozma gerekçesine göre manevi tazminat ve bağlantılı hakların kesinleştiği sonucu çıkarılamayacağı, teminatın paraya çevrilmesi talebinin reddi gerektiği-
Tahsil edilen paranın iadesinde faizin başlangıç tarihinin, alacaklının iade etmesi gereken paraya muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren (muhtıra ile süre verilmiş ise bu süreden sonra) yasal faiz yürütülebileceğine ilişkin kısmının kaldırılması gerektiği-
Mehil vesikasında tanınan 60 günlük süre dolmadan ek süre talep edilmesi gerektiğinin vurgulandığı ancak sanığın (borçlu vekili sıfatıyla) sürenin son günü istirahat raporu sunduğu ve ek süre talebinde bulunduğu, sanığın mehil vesikasının düzenlendiği 04/11/2011 tarihinden raporlu olduğu 02.01.2012 tarihine kadar ki sürede mehil vesikasını Yargıtay’a göndermesinin mümkün olduğu, ayrıca mehil vesikasının alt kısmında 12.01.2012 tarihinde belge aslının katip tarafından teslim alındığının yazıldığı göz önüne alındığında suçun tüm yasal unsurları ile sübut bulduğunun anlaşılması karşısında; sanığın görevi ihmal suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği-