Davalının, taşınmazı paydaşa teb'an kullanması, İİK'nun 276/son maddesi hükmü uyarınca korunması gerekli bir kullanma olacağı; ancak paydaşlar arasında harici bir taksim sözleşmesi veya uzun zamandan beri tüm paydaşları kapsar şekilde taşınmazı kullanma yönünden fiili bir durum yaratılmış ise buna itibar edilmesinin zorunlu olacağı, ne var ki; gerek harici taksime dayalı gerekse fiili bir kullanım durumu meydana getirilmemiş ise o taktirde davacı yönünden "intifadan men olgusunun" gerçekleşip-gerçekleşmediğinin araştırılması bir başka ifadeyle taşınmazda davacının kullanabileceği bir yerin olup olmadığının tespiti ile çekişmenin çözümlenmesi gerekeceği-
Haksız elatmanın önlenmesini ve muarazanın giderilmesine ilişkin davada, taksim senedinin ve taksimden sonraki harici satış senedinin dava konusu taşınmazlara uyup uymadığının; uyuyor ise tamamına mı yoksa bir kısmına mı uyup uymadığının taşınmazın başında keşif yapılarak öncelikle aynı köyden seçilen yaşlı ve yansız bilirkişilerden taksim ve satış hakkında bilgi alınması, bu senetlerin mahalline uygulattırılması, yerel bilirkişilerin beyan ve göstermelerine göre tapu fen memuru yetki ve yeteneğine haiz uzman bilirkişiye kroki düzenlettirilmesi; ayrıca, varsa tarafların tanıklarının taşınmaz başında yapılacak keşifte HMK. mad. 243, 246, 254, 259 ve ilgili maddeleri gereğince dinlenilmesi, taksimle dul eşe kaldığının ve ondan da kızına intikal ettiğinin ve onun da diğer davalıya sattığının belirlenmesi halinde davanın reddine, aksi halde davalının bu yerde haksız işgalci konumunda olacağından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, Medeni Kanunu'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Çekişmeye konu edilen yapının, TMK'nun 684. madde hükmü uyarınca arzın mütemmim cüzi niteliğinde ve arzın mülkiyetine tabi olduğu sabit olup, arza paydaş durumunda olan davacının TMK 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkı nedeniyle muhtesatta da kullanım hakkının olması gerekeceği-
Payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesinin gerekeceği-
Davacılar ve davalı, çekişme konusu taşınmazda paydaş olduklarından paya vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken mutlak surette el atmanın önlenmesine karar verilmesinin hatalı olduğu, yargılama sırasında çekişmeli yere davalının müdahalesinin sona erip ermediğinin ve bu doğrultuda elatma isteğinin konusuz kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulması, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılması, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlığın, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği-
Çekişmeli 108 parsel sayılı taşınmazı uzun yıllardan beri davalının kullandığı, davacının dava tarihine kadar davalıya bir ihtarname keşide etmediği gibi bir ikazda da bulunmadığı gözetildiğinde, davalının taşınmazı kullanımının muvafakate dayalı olduğu, başka bir ifade ile taraflar arasında Borçlar Kanununun 299. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 379 md.) hükmü uyarınca sözlü olarak ariyet akdi yapıldığı ve dava açılmakla aynı yasanın 304. maddesi gereğince akdin feshedildiğinin kabul edilmesi gerekeceği-
Bilirkişinin krokisinde sebze, nar ve kavak ekili olarak gösterilen alanın mera parseli olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bu yeri davacıların tasarruf etmeleri hukuken mümkün bulunmadığı, davacıların, mülkiyet sınırları dikkate alınarak zararını karşılayacak ve talep edilen miktarı aşmayacak şekilde tazminata karar verilmesi gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğine ilişkin davada, davacıların kat irtifakı kurulu taşınmazda ortak yere elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğinde bulunduklarına göre, aynı yasanın ek 1. maddesi gereğince, taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesinde Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olması gerekeceği-