Davacının tanık deliline dayanarak ön inceleme duruşmasında da tanıklarını bildirmek üzere süre istemesine karşın, mahkemece uyuşmazlık konusunun belirlenmesinden önce tensip zaptı ile tanıkların bildirilmesinin istenemeyeceği gözardı edilerek ve bu hususta kesin süre verilip, tensip zaptının davacıya tebliğ edildiği gerekçesiyle tanıklar dinlenmeden esas hakkında karar verilmiş olduğu, davacı yana tanıklarını bildirmesi için süre verilerek toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerektiği-
Davalı taraf süresinde verdiği cevap dilekçesinde delillerini bildirmiş olup, delil listesinin 2. maddesinde “Davalı kurumdan, davacının bordrolarının , ders saatleri çizelgelerinin, maaş ödemelerine ilişkin banka kayıtlarının, kamera kayıtlarının, gelmediği günler ve girmediği derslerin dökümünün ilgili belgeleriyle birlikte gönderilmesinin istenilmesi”, 3. maddesinde ise “Gerektiğinde ..........İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünden, davalı kurumun Temmuz-Ağustos döneminde örgün eğitim faaliyetine devam edip etmediği, ders saati ücretli öğretmenlerin yaz tatili döneminde özel eğitim kurumlarında mesaiye devam edip etmediğinin sorulması” delillerine dayandığının ancak bu delillerin mahkemece toplanmadan karar verildiğinin görüldüğü, mahkemece, davalı tarafın belirtilen delilleri toplandıktan sonra bir değerlendirme yapılarak davacının talepleri hakkında sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 137,138,139, 147, 184 ve 186'ncı maddelerinin açık ve emredici hükmüne rağmen, mahkemece usulüne uygun şekilde ön inceleme duruşmasına davet sağlanmadan, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında uyuşmazlık konuları hakkında belirleme yapılmadan, tahkikat ve sözlü yargılama aşamalarına geçilmeden, yani 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda öngörülen yargılama aşamaları usulüne uygun yapılmadan hüküm tesis edilmiş olmasının usul ve yasaya uygun olmadığı-
Mahkemece; tahkikatın bitiminden sonra taraflara sözlü yargılama ve hüküm için HMK mad. 186 gereğince yeni duruşma günü verilmeden, bu konuda meşruhatlı davetiye göndermeden, sözlü yargılamada bulunulması ve hüküm verilmesi için yeni duruşma günü belirlenmesini talep etmedikleri hususunda açıkça beyanları alınmadan, HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, davacı tarafın savunma hakkını kısıtlayacak ve adil yargılanma hakkını etkileyecek şekilde usul kurallarına uyulmaksızın, esas hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu-
D.çelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra ise tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 sayılı HMK. 137 ve 140. maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekeceği, somut davada; davalı tarafa usulüne uygun olarak ön inceleme duruşma günü ve tahkikat duruşma günü tebliği yapılmaması nedeniyle hukuki dinlenilme hakkı zedelenmiş olup kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerektiği-
Ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları tespit ile sonucuna göre tahkikata başlanıp tarafların delilleri toplanarak karar verilmesi gerektiğinden, tarafların hak arama özgürlüğü kapsamında iddia, savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmadan ve varsa tanıklar dinlenilmeden ya da dinlenmesine gerek görülmeden gerekçesi de belirtilmeden karar verilmesi yanında davacı vekilinin ön inceleme duruşmasındaki feshin hangi tarihte yapıldığı konusunda davacının ve tanıklarının dinlenilmeleri talebinin reddi nedeniyle hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği, davacı vekiline tanıklarını bildirmesi, davacıyı ve tanıkları duruşmada hazır etmesi için süre verilmesi ve fesih bildiriminin hangi tarihte yapıldığı hususu açıklığa kavuşturulduktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiş ise de; davacı erkek dilekçeler aşamasında yalnızca davalı kadının şiddet uyguladığı vakıasına dayanmış olup, tarafların dayanmadığı vakıaların hükme esas alınması mümkün olmadığı için davacı tarafça usulüne uygun şekilde süresince ileri sürülmeyen ve dayanılmayan şiddet dışındaki vakıaların davalı kadına kusur olarak yüklenilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu- Boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkek daha kusurlu olduğundan, davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Türk Medeni Kanununun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği-
Dayanılmayan vakıaya ilişkin delil bildirilmesi için ön inceleme aşamasında verilen süre sonuç doğurmayacağından, mahkemece, usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ve çekişmeli olarak belirlenmeyen (HMK m. 137, 140/3, 187) vakıalar esas alınarak davalıya kusur yüklenemeyeceği- Davalı erkeğin mahkemece belirlenen ve temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışları yanında ayrıca eşine hakaret ettiği anlaşıldığından, bu hale göre boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği- Davalı erkek boşanmaya sebep olan olaylar tam kusurlu olup gerçekleşen kusurlu davranışları aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı da teşkil ettiği için davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Davacı kadın dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde yoksulluk nafakası yönünden bir beyanda bulunmadığından, süresi içerisinde yapılmayan talebin iddianın ve savunmanın genişletilmesi niteliğinde olduğu-
Davalı kadının birleşen boşanma dava dilekçesi davacı-davalı erkeğe tebliğ edilmemiş olduğundan birleşen dava yönünden usulünce dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan hüküm kurulmasının, hukuki dinlenilme hakkına (HMK m.27) aykırılık teşkil ettiği-
Davacının dava dilekçesi davalı kadına tebliğ edilmediğinden dolayı usulünce dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan ve yasada öngörülen şekilde ön inceleme ve tahkikat duruşması yapılmaksızın hüküm kurulması, davalının hukuki dinlenilme hakkını (HMK m.27) ihlal ettiği-