Çek yapraklarının zorunlu unsurları taşımaması halinde, çek iptali davasına konu edilemeyeceği- Çek iptali davası açma hakkının yetkili hamile ait olduğu- Davacıların, muhatabı çekleri ödemekten men edebilecekleri gibi murisin elinden rızası hilafına çıkan çekin bedellerinin kendilerinden talep edilmesi durumunda menfi tespit davası açma haklarının bulunması karşısında, çek iptaline ilişkin dava açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı-
Yedieminlik ücreti alacağı saklama sözleşmesi kapsamında olup, bu konudaki uyuşmazlığın genel mahkemede çözülmesi gerektiği-
Mahkemece davacılar vekiline iştirak halinde mülkiyet hükümleri ile ilgili dava şartını yerine getirmesi konusunda kesin süre verilmiş ise de, buna ilişkin ara kararında kesin süreye uyulmamasının sonuçları açıkça yazılmadığından sadece “sonuçları açıklandı” ifadesi ile yetinilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Edimler arasında aşırı orantısızlık bulunduğu iddiasıyla açılan alacak davasında, harca esas değer olarak 50.000,00 TL gösterildiği, ancak dava dilekçesinde 450.000,00 TL alacağın bulunduğu açıkça belirtildiğinden mahkemece davacıya dava konusu olan alacak miktarının açıklattırılarak, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve toplam alacak üzerinden eksik peşin harcı tamamlaması konusunda kesin süre verilip, sonucuna göre bir karar tesisi gerektiği-
Uyuşmazlığın davalı Bakanlığın idari işlemi nedeni ile yapılan kesintiden kaynaklanan borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu, bu hal ile uyuşmazlığın bakım ve çözüm yerinin idari yargı yeri olduğunun anlaşıldığı, yargı yolu nedeni ile HMK 115 gereğince davanın usulden reddi gerekeceği-
İpoteğin fekki istemine ilişkin davada taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkili olduğu-
Şikayetçinin gider avansı yatırmaksızın icra mahkemesine başvurduğu, gider avansının tamamlanması için şikayetçiye bir ihtarat yapılıp kesin süre verilmediği, HMK'nun 115/2. maddesine göre gider avansı eksikliği tamamlanabilecek dava şartı eksikliklerinden olup mahkemece şikayetçiye gider avansı eksikliğinin giderilmesi için kesin süre verilmeden davanın usulden reddedilmesinin isabetsiz olduğu-
HMK hükümlerinde öngörülen yargılama kesitlerine (davanın açılması ve karşılıklı dilekçelerin verilmesi, ön inceleme, tahkikat, tahkikatın sona ermesi, sözlü yargılama ve hüküm) uyulmadan yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesinin hatalı olduğu- Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar karşılanmadan, itiraza uğrayan raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu- Davalı-borçlunun, davacılar hakkında suç duyurusunda bulunduğu anlaşıldığından, menfi tespit davasında, bu soruşturma dosyasının da incelenmesi gerektiği-
Davacı sigorta şirketi olup davalıdan rücuen tazminat talebinin nedeninin, davalı ile davacının sigortalısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklandığı, bu durumda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesi olduğundan, mahkemece davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlük tarihinden sonra açıldığı ve kira ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda, davanın HMK 114/1-c.maddesi gereğince görevsizlik nedeniyle HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-