Davacının temyize konu davasını, daha önce Asliye Hukuk Mahkemesinde dava konusu ettiği 7.000,00 TL beden gücü kaybına dayalı yeniden tazminat isteminde bulunduğu, davacının bu talebinin Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/12/2014 tarihinde onanarak kesinleşen kararıyla zımnen reddedildiği anlaşıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Dava tarihi itibariyle muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil talebinde bulunmada hukuki yararı olan davacı lehine, yargılama sırasında kesinleşen boşanma davasının sonucuna göre mali haklara hükmedildiği anlaşıldığından, davacının davalı eşinden herhangi bir alacağının bulunmadığı, böylece davacının hukuki yararının ortadan kalktığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği- Doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendiren eldeki elatmanın önlenmesi istemli davada dava hakkının, mutlak olarak mülkiyet hakkı sahibine ait olduğu- Dava tarihi itibariyle davaya konu taşınmaz davacı adına kayıtlı olduğuna ve birleşen davadaki muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkin hukuki yarar ortadan kalktığına göre, asıl davadaki elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Hakem kararının iptali istemi- Kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde, yeni usul hükümlerinin tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacağı, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacağı, buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacağı- 15/03/2018 tarihli 7101 s. K. ile 5235 s. K.'da yapılan değişiklikle Bölge Adliye Mahkemeleri, "hakem kararlarının iptali" davalarına ilk derece mahkemesi olarak bakacağından mahkemece Bölge Adliye Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle HMK. mad. 114/c ve 115/2 uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Asli müdahale davası ile eldeki davanın konusu, sebebi ve taraflarının aynı olduğu, işbu davanın açıldığı tarihte asli müdahale davasının derdest olduğu ve henüz kesinleşmediği, derdestlik dava şartı olup yargılamanın her aşamasında resen göz önünde tutulması gerektiği, derdestlik nedeniyle davanın usulden reddi gerektiği-
Davacıya noksan dava harcının ikmali için süre verilmeden, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla açılan davada muvazaalı devrin iptali de istendiğinden, davacının tapu iptali ve tescil talebi yönünden Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğu-
Davacılar, 2003 doğumlu çocuklarının, rahatsızlığından dolayı götürdükleri hastanede doktorun ihmali sebebiyle doğumundan 13 gün sonra vefat ettiğini ileri sürerek ve davalı doktoru hasım göstererek açtıkları tazminat davasında; davacıların iddiasının içeriği bakımından "doktorun görevi sırasında ve yetkisini kullanırken işlediği bir kusura" ve "bu kusurun niteliği itibariyle de kamu görevlisinin ihmaline" dayandığı, hâl böyle olunca; davalının görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına, eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre, eldeki davada husumetin kamu görevlilerine değil, idareye düştüğü; öyle ise davanın idare aleyhine açılıp, husumetin de idareye yöneltilmesi gerektiği için davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında görülen, yine tarafları aynı ve dava konusu mükerrerlik iddiası olan icra mahkemesi kararı sonucunda icra takip dosyasının iptaline karar verildiği ve kararının kesinleştiği görülmekle, mahkemece hükmedilen zamanaşımı itirazının reddine ilişkin karar isabetli olup, mükerrerlik şikayetine ilişkin olarak daha önce karara bağlanan kesin hüküm teşkil eden dosyadaki dava konusu ve taraflar aynı nitelikte olduğundan, mahkemece, mükerrerlik iddiası yönünden şikayetin HMK. mad. 114/1-i uyarınca kesin hüküm nedeniyle reddi gerektiği-
Muhdesatların bulunduğu taşınmazın, kamuya ait orman niteliğinde olup olmadığı hususu ile kamulaştırma sahası içinde kalıp kalmadığının belirlenmediği, davacı tarafın tespit davası açmakta hukuki yararı bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve muhdesatlara hukuken değer verilemeyeceğinin dikkate alınmasının yanında, özellikle mülkiyet hakkının ihlali bakımından da inceleme ve araştırma yapılarak; davalı mülkiyet hakkı sahibi Hazine'nin, davacının bu haksız kullanımına karşı suskunluk ve eylemsizliği var ise; bunun davacıyı meşru bir beklenti içerisine sokup sokmayacağı değerlendirilerek bir hüküm verilmesi gerektiği-
Birlik üyeliğinden ihraç kararının iptaline ilişkin davada, taraflardan davacı yanın tacir olmayıp gerçek şahıs olduğu, o halde, dava tarihi itibariyle somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK'nın 5. maddesi uyarınca işbu davaya bakma görevi ticaret mahkemesine ait olmayıp, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu dikkate alınarak HMK'nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-