Direnme kararı davalı-karşı davacı vekiline 28.09.2007 tarihinde tebliğ edilmiş; adı geçen vekil Samsun Nöbetçi Aile Mahkemesine verdiği 15.10.2007 tarihli dilekçesi ile kararı temyiz etmiş; aynı tarihte havale edilmiş; ancak, temyiz harcının hesaplanarak bildirildiği dilekçe arkasındaki açıklamadan anlaşılmasına karşın temyiz harcının süre geçtikten sonra 16.10.2007 tarihinde yatırıldığı; dilekçenin temyiz defterine kaydına ilişkin bir bilgiye de rastlanmadığı, şu durumda; 25.01.1985 günlü 1984/5 Esas ve 1985/1 sayılı Y.İ.B. Kararı uyarınca temyiz harcının mahkeme kalemince hesaplanıp temyiz edenden istendiği halde süresinde ödenmediği belgelendirilmiş olduğundan süre yönünden reddinin gerekeceği-
Terk nedenine dayalı boşanma davası açılabilmesi için, önce yasanın aradığı koşullara uygun ihtar isteğinde bulunulması gerektiği, dolayısıyla hâkim tarafından yapılan “ihtar”, terk sebebine dayalı boşanma davasının, dava şartı olduğu- Boşanma davasına bakan hâkimin, salt ihtarın varlığını yeterli görmemesi; bu ihtarın, boşanma davası açabilmenin ön koşulu olmasını da gözeterek, kanunda yer alan unsurları taşıyıp taşımadığını, resen (kendiliğinden) incelemesi gerektiği– İhtar kararının tebliğine rağmen yasal süresinde ortak konuta dönmeyen eş aleyhine açılacak boşanma davasının kabul edilebilmesi için, ihtar kararında ve ekinde bulunması gereken biçimsel koşulların var olması ve işin esasına ilişkin unsurların tam olması gerektiği- Kanunda gösterilen süreler hakim veya taraflarca değiştirilemeyeceğinden; konuta dönmesi istenen eşe “iki aylık” süreden farklı bir süre verilemeyeceği-
Aile mahkemelerince verilen kararların yasal süre geçtikten sonra temyiz edilmesi veya temyiz kabiliyetinin bulunmaması halinde, dosyanın yerel mahkemece temyiz isteminin reddine karar verilmeden Yargıtay'a gönderilmesi durumunda, bu konuda bir karar verilmek üzere, dosya mahalline geri çevrilmeden doğrudan doğruya Yargıtay'ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceği-
Tefhim edilen kararla gerekçeli karardaki aykırılığın bozma nedeni olduğu-
Hâkim evlilik birliğinin gerçekten onarılmaz şekilde temelinden sarsılıp sarsılmadığı hakkında bilgi ve kanaat sahibi olmak zorunda olduğundan tanıklardan olaylar hakkında ne şekilde bilgi sahibi olduklarını, taraflarla olan ilişkilerinin derecesini, olayın geçtiği yer ve zamanını, olayların ne şekilde ve nasıl başladığını, bu olaylardan sonra tarafların birbirlerine karşı olan tutum ve davranışlarının ne şekilde geliştiğini, somut olayın eşler arasında alışkanlık haline gelmiş bir davranışın veya sözün gereğimi, yoksa belirli bir amaca yönelmiş olarak mı söylendiği veya oluştuğu ve benzer konuların etraflıca sorulmasının gerekeceği-
Türk Kanunu Medenisinin 143/1 maddesi kapsamında giren tazminat olduğu, ne miktarının da " ... katkı karşılığı istenildiği davalıdan sorulup belirlenmeli, " ... katkı karşılığı" istenilen miktarın tefrik edilen dava kapsamında bulunduğu gözetilmeli, Türk Kanunu Medenisinin 143/1-maddesi çerçevesindeki maddi tazminat talebinin ( ... miktarının takdiri mahkemeye ait olmak üzere ) bu davada karşılanması gerektiğinin gözetilmesinin gerektiği-
Türk Medeni Kanununun 301. maddesine dayalı babalık hükmü aile mahkemesinin görevine girmekte ise de birlikte istenilen maddi ve manevi tazminatın dayanağı Borçlar Kanunu olduğundan, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olacağı-
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun üçüncü kısmı hariç ikinci kitabından kaynaklanan davalara Aile Mahkemesince bakılacağından mahkemece işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Davacının, annesinin ölümünden ergin olduğu tarihe kadar (babasının velayeti altında bulunduğu) döneme ilişkin alacak talebinin tefrik edilerek, görevsizlik nedeniyle görevli ve yetkili aile mahkemesine devrine karar verilmesi; ergin olduktan sonraki döneme ilişkin paydaşı olduğu taşınmazlarla ilgili payı oranında ecrimisil isteğinin ise, aynı mahkemede alıkonulması gerekeceği-