Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4822 sayılı Yasayla değişik 23. maddesinde; bu kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemeleri’nde bakılacağı hükme bağlandığından, davanın Asliye Mahkemesi’nde görülmesine olanak bulunmadığı-
Aynı konuda açılan olumsuz tesbit davası ile itirazın iptali davasının birbirleriyle sıkı bağlantısı nedeniyle, bu davaların birleştirilerek (HUMK. 45; şimdi, HMK. 166) görülmesi gerekeceği–
Dava konusu bononun tahsil amacıyla davalı bankaya verildiği çekişmesiz olup davalı banka vekil hamil olduğundan davada husumetin senet alacaklısı dava dışı (S)'ye yöneltilmesi gerekeceği-
Tüm haksız fiillerde olduğu gibi, “imzalı boş kağıdın hukuka aykırı yollarla elde edildiği ve borç belgesi haline getirildiği” şeklindeki bir iddia da, sahibi yönünden, kendisine karşı işlenmiş bir haksız fiil iddiası anlamında olduğundan, tanık dahil, usul hukukunun cevaz verdiği her türlü delille kanıtlanmasının mümkün olduğu, esasen, haksız fiile maruz kaldığı iddiasını ileri sürenden, sadece ve ancak bir sözleşmenin tarafı durumunda bulunanlardan istenilebilecek olan, yazılı belge ile ispat koşulunu yerine getirmesini beklemenin hukuken mümkün olmadığı, dolayısıyla, eldeki davada, davacıya bu yöndeki iddiasını her türlü delille kanıtlama olanağının sağlanarak, bildirdiği delillerin toplanması gerekeceği-
«Malen» kaydını taşıyan senet karşılığında, davalı alacaklının ‘davacıya «nakit para» verdiğini’ belirtmesi halinde, davacı borçludaki alacağını (miktarını) davalının kanıtlaması gerekeceği–
Ciro suretiyle temlik edilen kambiyo senetlerinde, keşidecinin öncelikle lehtara karşı borçlu olmadığını usulen kanıtlaması, daha sonra hamilin TTK’nun 599. (şimdi; TTK.'nun 687.) maddesinde öngörüldüğü şekilde kötü niyetli olduğunu -her türlü delille- ispat etmesi gerekeceği–
Keşidecinin lehtar ile kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan ilişkiye dayanan defileri, hamile karşı ileri sürebilmesi için, hamilin senedi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olduğunun, keşideci tarafından ispat edilmesi gerekeceği–
Olumsuz tesbit davasının kabulü halinde, davacı - borçlu yararına % 40’dan (şimdi %20'den) az olmamak üzere «haksız takip tazminatı»na hükmedilebilmesi için, öncelikle davacının bu hususu dilekçesinde talep etmiş olması ve ayrıca alacaklı tarafından yapılmış olan icra takibinin hem «haksız» hem de «kötüniyetle» yapılmış olduğunun kanıtlanması gerektiği (İİK. 72/V)- Alacaklının «kötüniyetli» sayılabileceği/sayılamayacağı durumlar–
İcra mahkemesinin takip hukukuna ilişkin kararlarının -kural olarak- olumsuz tesbit davası yönünden «kesin hüküm» oluşturmayacağı–
BK 84.madde hükmü gözetilmen davalı tarafından yapılan kısmi ödemelerin asıl alacaktan mahsup edilmesine ilişkin hükmün yasaya aykırı olacağı-