Ziynet eşyanın erkeğin zilyetlik ve korunmasına terk edilmesi olağan olmadığından, bunun aksini iddia eden kadın eşin iddiasını ispatla mükellef olduğu- Erkek eşin ise himayesine girdiğini kabul ettiği ziynetleri iade etmemek üzere aldığını ispatlaması gerektiği- Davacı kadının varlığı kanıtlanan ziynetlerin evlilik birliği içinde kendisinden alındığına ve tekrar iade edilmediğine ilişkin tanık deliline dayandığı, bu tanıkların "düğünde takılan ziynet eşyalarının satılarak davalının babası adına ev alındığını" belirttiği ve davalının babasının da bu beyanları doğrular şekilde beyanda bulunduğu gözetildiğinde, davacının düğünde takılan ziynetlerin varlığını ve kendinde olmadığını şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlamış olduğu-
Uyuşmazlık, davacının Haziran 2013 tarihinden 10.01.2014 tarihine kadar tahakkuk ettiğini iddia ettiği huzur hakkı alacağı ve yıllık izin, fazla çalışma ücretlerinin davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir...
Eser sözleşmelerinde akdi ilişkinin varlığının değere göre ispat kurallarına bağlı olduğu- Davacı yüklenici "üstlendiği işi teslim ettiğini ancak bedelinin ödenmediğini", davalı ise "taraflar arasında akit yapma iradesi bulunmadığını, resmi prosedürün tamamlanması için 100.000,00 TL bedelli sözleşmenin yapıldığını, esas sözleşmenin bedelsiz olarak düzenlendiğini, işin yüklenici tarafından yapılmadığını" ileri sürmüş olup bilirkişi incelemesi neticesinde her iki sözleşmedeki yüklenici adına atfen atılı imzaların davacı yüklenici temsilcisine ait olmadığı tespit edildiğinden, davacının ileri sürdüğü bedelli eser sözleşmenin varlığına ilişkin taraflar arasında ihtilaf oluştuğu- Taraflar arasında takibe dayanak iş bedeline ilişkin tarafların gerçek bir sözleşme yapma iradesinin bulunduğu, sözleşmenin varlığına ve eserin davacı tarafça meydana getirildiğine ilişkin ispat yükünün davacı yüklenici üzerinde olduğu ancak davacı tarafça gerçek sözleşme ilişkisi ve dolayısıyla eserin kendisi tarafından meydana getirildiği geçerli bir delille ispatlanamadığı-
İnşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil talebine ilişkin somut uyuşmazlıkta; eser sözleşmesine dayalı bir davada; davalının akdi ilişkiyi inkâr etmesi hâlinde, ispat yükü davacının üzerinde olup, sözleşmenin kurulduğunu davacının kural olarak yazılı delille veya ikrar, yemin, ticari defterler gibi diğer kesin delillerle ispatlaması gerektiği- Davacının iddiasının, sözleşmeden davalı yanın fayda sağladığı, bu nedenle davalının da iş bedelinden sorumlu olması gerektiği yönünde olduğu; bu nedenle yazılı belge ile akdi ilişkinin varlığını kanıtlayamayan ve tanık beyanı için yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge sunamayan davacının, dava dilekçesinde açıkça "yemin" deliline dayanmış ise de, davalı yanın davanın dayanağı olan sözleşmeden sebepsiz zenginleştiği yönündeki iddiası yönünden yemin deliline dayanamayacağı-
Dosya arasında bulunan nüfus kayıt örneği ve veraset ilamından, dava konusu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle adına tespit ve tescil edilen 3. kişinin karar tarihinden önce öldüğü ve mirasçısı olarak kalan kişilerin de kök murisin mirasçıları oldukları anlaşıldığından; yargılama aşamasında davacı tarafın aktif dava ehliyetinin bulunduğunun kabulü ve dava şartının gerçekleştiği gözetilerek işin esasının incelenmesi gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat az olup hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminata takdir edilmesi gerektiği-
Kadına; "sürekli telefon ile ilgilendiği, ailesi ve misafirleri ile ilgilenmediği" vakıaları kusur olarak yüklenilmiş ise de, bu vakıaların ispatlanmadığı ve kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşıldığından tarafların gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda erkeğin, kadına nazaran ağır kusurlu olduğu- Evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşıldığından tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği-
Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteği- Dava, tapu iptali ve tescil davası olduğu ve Hazine aleyhine açılan bu dava kabul edildiğine göre, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, ayrıca davacı lehine yargılama gideri ve bu kapsamda vekalet ücretine karar verilmesi gerekirken dava tescil davası gibi değerlendirilip harcın davacıya yükletilerek, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olması isabetsiz olmuştur. Diğer taraftan, harç hususu kamu düzenini ilgilendirdiğinden temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re'sen gözetilmesi gerekmektedir. Dava konusu taşınmazın dava tarihindeki zemin değeri üzerinden karar harcına hükmedilmesi gerekirken, davacının diktiği ağaçların değerinin hesaplamaya dahil edilmesi de hatalıdır.
Alacak davası- Malların davacıya teslim edilip edilmediği- Dava konusu ürünlerin teslimi hukuki bir işlem olup, ancak TMK 6. ve HMK. 190 ve 200 maddeleri gereği yazılı delillerle ispat edilebileceği- Borcu söndüren savunmanın davanın her aşamasında ileri sürülebileceği-