Aile konutu şerhi konulması davasında, ipoteğin kaldırılması davasının davalılarından olan ...'a husumet düşmeyeceği, bu nedenle davalı ...'un taşınmaza aile konutu şerhi konulması hükmünü istinaf etmesinde hukuki yararı bulunmamakta ise de, İlk Derece Mahkemesince aile konutu şerhi konulması davasında vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verildiği, aile konutu şerhi konulması davasında kendisine husumet düşmeyen davalı ... aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesinin doğru olmadığı- İpoteğin kaldırılması davasında ise, eşlerin fiil ehliyetine getirilen sınırlama aile konutuna şerhin konulması ya da konulmaması koşuluna bağlanmadığı gibi işlem tarafı olan üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmamasının da herhangi bir önemi bulunmadığı, bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamayacağı ve açık rızanın ancak “belirli olan” bir işlem için verilebileceği- Somut olayda, davacı ile davalının aile konutuna sahip olduğu, davalı ...'un aile konutu üzerine dava dışı eski eşin boşanma aşamasındaki anlaşmalarının teminatı için ipotek tesis edildiği, aile konutu üzerine tapu maliki olmayan eşin açık rızası alınmadan ipotek tesis edilemeyeceği, davacı eşin ipotek işlemine açık rızasının olduğu ispat edilemediğinden istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Erkeğin kadına hakaret ettiği yönüyle kusurlu bulunduğu ancak dava dilekçesinde, dilekçeler aşamasında vakıa olarak dayanılmamakla kusur olmaktan çıkartılması gerektiği, erkeğe verilen diğer kusurun sabit olduğu, erkeğin ayrıca evlilik birliği içinde ve fiili ayrılık döneminde kadının ve çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı yönüyle kusurlu bulunduğu-Kadının kusurunun ispatlanamadığı anlaşılmakla; kusura yönelik tarafların istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, kadın ve ortak çocuk için hüküm altına alınan tedbir nafakası ile ortak çocuk için hüküm altına alınan iştirak nafakasının az olduğu, tarafların gelirlerinin denk olduğu, bu kapsamda kadın yararına yoksulluk nafakası koşullarının oluşmadığı-Kadın yararına hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminatın da az olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabul edildiği
Edinilmiş malların, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleri olduğu - Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşyalar, mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri, manevi tazminat alacakları ve kişisel mallar yerine geçen değerlerin ise kişisel mal olduğu - Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu - Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal sayılacağı -
Köy muhtarı huzurunda evlenmiş olan muris ile davalının resmi nikah cüzdanı aslında imzalarının bulunduğu, tarafların iki çocuklarının bulunduğu, murisin ölene kadar eşiyle birlikte yaklaşık 20 yıl birlikte yaşadığı, murisin ölümünden yaklaşık 7 sene sonra muris muvazaası sebebine dayalı tapu iptal ve tescil davası açıldıktan hemen sonra, murisin ilk eşinden oğlu olan davacı tarafça evliliğin yokluğu iddiası ile dava açılmasının hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirildiği ve davacı tarafça sonradan ortaya konan imza incelemesi deliline de itibar edilmediği- Resmi evrak ve kayıtların aksinin yine aynı nitelikte belgelerle ispat edilebileceği- "Murisin evlilik ile ilgili belgelerde imzasının bulunmadığını, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, imza incelemesinin yapılmadığına" yönelik temyiz isteminin dinlenmeyeceği-
Evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı açılan boşanma davasında kadının; ayrı yaşamada haklılık iddiasını ispatlayamadığı, duruşmada açtığı boşanma davasından feragat ettiği, erkeğe "şerefsiz, o... çocuğu, senden bir halt olmaz, bir geberemedin gitti, bir gebersen de malın da benim olsa, bir türlü ölmüyorsun, 6-7 tane yetime bakacağına mal mülk sahibi olaydın da işimize yarasaydın" diyerek hakaret ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğu-
İpoteğin kaldırılması talepli davaya konu taşınmazın ipotek işlem tarihinde aile konutu vasfında bulunduğu, taşınmaz üzerinde dava konusu ipotek işlemi öncesinde davalı eş tarafından davalı banka lehine ipotek işlemi gerçekleştirildiği, davalı bankaca dava konusu taşınmazın aile konutu olmadığına dair iddiasıyla birlikte ipotek işlemi sırasında davacı eşin ipotek işlemine açık muvafakatinin alındığını savunduğu, usulüne uygun ara kararlara rağmen söz konusu muvafakatname belgesinin aslının sunulmadığı, imza inkarında bulunan davacının eli ürünü imzasının bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yapılamadığı, davalı banka ipotek işlemi sırasında davacının verdiğini iddia ettiği muvafakatnamedeki imzanın davacıya ait olduğunu kesin olarak ispat edemediği, davacı eşin “açık rızası alınmadan” yapılan işlemin “geçersiz olduğunu” kabul etmenin zorunlu olduğu, açıklanan nedenlerle; konusuz kalan davada davacı eşin dava açmakta haklı olduğu, dava açılmasına sebebiyet veren davalıların yargılama, gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği-
Davanın vekalet görevinin kötüye kullanılması sebebine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkin olduğu - Somut olaya bakıldığında, davacı murisin ölmeden önce yeğeni davalıya vekaleti verdiği davalının vekaleti kötüye kullanarak murise ait taşınmazı kendi babası diğer davalıya tapudan devrettiği, devrin bedelsiz olup vekaletin kötüye kullanıldığını iddia ederek eldeki davayı açtığı, davalıların ise murisin isteği üzerine satış bedelinin kendisine elden ödendiğini beyan ettiği - Taraflar arasında savunmaya konu akrabalık bağının gözetilerek bu tür satışlarda elden ödeme yapılmasının ve senede bağlanmamasının adet haline gelip gelmediğinin, bu yönde istikrarlı bir uygulama olup olmadığının araştırılması, bu yönde tanık ifadelerinin öncelikle tespiti, taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda yöntemine uygun araştırma yapılması, davacının yemin deliline dayandığının göz önünde tutulması, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- Üçüncü kişinin vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmamasının dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olduğu-
Uyuşmazlık, taraflar arasında bayilik sözleşmesi bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa bu bayilik sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedilip edilmediği, haksız feshedilmişse davacının varsa bir müspet zararının tazminin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır...
Somut olayda miras bırakanın davaya konu temlikleri mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı dinlenen tanıklar tarafından ifade edilmediği gibi çocuklarından birini diğerine göre üstün tutarak mal kaçırmasını gerektirecek herhangi bir olumsuz ilişkisi, miras bırakan ile davacı oğlu arasında temlik tarihinde mal kaçırmayı gerektirecek bir husumetinin ortaya konulmadığı, miras bırakanın davalılara yaptığı kazandırmalar dışında davacıya taşınmazını devrettiği, adına kayıtlı olup mirasçılarına intikal eden dava dışı taşınmazlarının bulunduğu, her iki taraf tanıklarınca mal kaçırma kastından söz edilmediği hususları bir arada değerlendirildiğinde, ara malikler kullanmak suretiyle yapılan temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği ve davacının iddiasını ispat ettiğinden bahsedilemeyeceği-
Dava dışı sigortalıya ödenen sigorta bedelinin taşınmaz malikinden rücuen tahsili için başlatılan icra takip dosyasına ödenen bedelin istirdatı talebi- İspat yükü- İlliyet bağı-