Bir davada dayanılan maddi olaylar için birkaç hukuki sebebin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı, hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebebin aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabileceği, nitekim Yargıtay içtihatlarının bu yönde geliştiği ve kararlılık kazandığı- Dairemizin 13.03.2014 tarih, 2013/20063 es. ve 2014/5550 karar sayılı bozma ilamı işin esasına değil dava harcının tamamlanması hususuna ilişkin olup, bozma ilamında davanın "ehliyetsizlik" hukuksal nedeninden kaynaklandığının belirtilmiş olmasının taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğurmayacağı ve davanın nitelendirmesi yönünden tarafları bağlamayacağı-
Davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olup davacı vekiline HMK m.124 gereğince davayı mirasçılara yöneltme imkanı tanınmadan karar verilemeyeceği-
Kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamayacağı ve aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine de dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine olanak olmadığı- Bir davada taraf değişikliğinin, ancak karşı tarafın rızası ile mümkün olduğu- Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edileceği- Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği ve bu durumda hakimin, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmedeceği-
Davacı vekilinin duruşmadaki beyanında "tebliğ yapılamayan ve ölü olan davalılar yönünden davayı atiye terk ettiğini" beyan etmesi karşısında, bu beyanının davadan "feragat" mi yoksa "davanın geri alınması"na yönelik olduğunun açıklığa kavuşturulması gerektiği- Geçit hakkı tesisine ilişkin olarak açılan davada verilen kararın kesinleşmediğinin anlaşılması karşısında, bir kısım davalılar lehine bu yerde usulünce doğmuş ve davalıların kullanımını haklı kılan bir hakkın varlığından söz edilemeyeceği  ve bu durumda davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak davacıya ait taşınmazları kullanan davalılar hakkında elatmanın önlenmesi karar verilmesi gerektiği-
Haksız el atmalarının önlenmesi ve ecrimisil bedelinin tahsiline yönelik açıllan davada, davacı dava tarihinden sonra öldüğünden ve davada taraf ehliyetinin sona erdiğinden, mirasçılarının tespit edilerek davaya dahil edilmeleri suretiyle yargılamaya devam edilmesi gerektiği- Davacının kendi adına asaleten, diğer kıstılı davacı adına vesayeten açtığı davada, vesayet makamından kısıtlı adına dava açma yetkisi verildiğini gösteren izin belgesini ibraz etmediği görüldüğünden, husumete izin belgesini sunması için süre verilmesi gerektiği- 
Davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde davacının daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam etmesinin mümkün olduğu-
Ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine davada, yargılama sırasında ölen davacının mirasçılarına tebligat yapılması, davayı takip etmezler ise davayı vasi sıfatıyla takip edene ölenin terekesine temsilci atanması için süre verilmesi ve bu şekilde öncelikle teşkilinin sağlanması gerektiği-
Eski tapu kayıtlarına göre murisin hisseleri 1877 (hicri takvime göre 1294) yılında mirasçılarına intikal ettiğine göre bu tarihte öldüğünün kabulü ile mülkte feraiz hükümlerinin, arazide ise 06.03.1912 tarihine kadarki ölümlerde 17 M. 1284 tarihli İlk Tevsii İntikal Nizamnamesi, 06.03.1912 ile 04.10.1926 tarihleri arasındaki ölümlerde 21.02.1328 tarihli İkinci Tevsii İntikal Nizamnamesi hükümlerinin uygulanıp, mirasçılardan 743 sayılı TKM ve 4271 sayılı TMK'nın yürürlüğünden sonra ölenler olduğu takdirde, mülk ve arazi ayrıt edilmeksizin medeni kanun hükümlerinin uygulanarak mirasçıların paylarının belirlenmesi gerektiği-
Dava açılmadan önce ölmüş bir kimsenin mirasçılarının, davaya taraf olarak eklenerek yargılamaya devam olunmasının HMK mad. 124/4 kapsamında sayılacağı-
Davacının davalılar aleyhine açtığı ecrimisil davasından karar tarihinden sonra da davalılar hakkındaki davasından feragat etmesi nedeniyle feragat hakkında bir karar verilmesi ve ecrimisil isteği yönünden olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerektiği-