Ölü kişi hakkında yapılan icra takibinin zamanaşımı süresinin işlemesini kesmeyeceği- Murisin davacı banka ile 1998 yılında imzaladığı sözleşmenin vade tarihi olan 30.09.1999'da murisin borcunun muaccel hâle geldiği, 25.09.2003 yılında vefat eden murisin borcunun, on yıllık sürenin dolduğu 30.09.2009 tarihinde zamanaşımına uğramış olduğu ve 05.02.2009 tarihinde muris hakkında yapılan icra takibinin, ölü hakkında icra takibi yapılması dolayısıyla zamanaşımını kesmeyeceği- Mirasçılar hakkında usulüne uygun olarak ilk defa 12.02.2014 tarihinde takip talebinde bulunulduğundan, on yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu-
Yolsuz tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tereke adına tescil istemine ilişkin davada davacıların mirasbırakanı ... oğlu ...'nın taşınmazın yanlızca 10/24 payının maliki olduğu, diğer payların .... oğlu ...dışındaki tespit maliklerinden devraldığı gözetilmek suretiyle sadece 10/24 paya yönelik olarak hüküm kurulması gerektiği ile ölümle kişilik son bulacağından mahkemece dosyadaki veraset ilamına göre tüm mirasçılar adına tescil kurulması gerektiği-
İhalenin feshi isteminde bulunan şikayetçi borçlunun istinaf yargılaması aşamasında vefat ettiği, bölge adliye mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilmeden, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğu görüldüğünden, bölge adliye mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden kaynaklanan alacak istemi- Bebeğin down sendromlu olarak dünyaya gelmesi- Hukuki olarak hamileliğe son verebilme süresi dolduktan sonra hastayı takip etmeye başlayan doktora karşı açılan davada hukuki yarar- Davacının gebelik takibiyle ilgili tüm hasta kayıtlarının eksiksiz şekilde dosya kapsamına alınmasından sonra yapılacak değerlendirme yapılması gerektiği- Poliçenin teminat kapsamına manevi tazminat klozunun da ayrıca ve açıkça dahil edilip edilmediğinin ve sigortalı tarafından ödenen primler hesaplanırken manevi tazminat klozunun gözetilip gözetilmediğinin açıklığa kavuşturulması gerektiği-
İhalenin feshi isteminde bulunan şikayetçi borçlunun istinaf yargılaması aşamasında vefat ettiği, bölge adliye mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilmeden, ölü kişi hakkında hüküm kurulduğunun görüldüğü, o halde, bölge adliye mahkemesince borçlunun mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin hususlar değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmaksızın ve ölü kişi hakkında yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28. maddesi hükmü uyarınca ölümle şahsiyet son bulduğu halde mahkemece, dosyada bulunan mirasbırakan .........’ya ait veraset ilamına göre mirasçılar adına payları oranında tescil hükmü kurulması gerekirken, ölü kişi adına tescil kararı verilmiş olmasının doğru olmadığı, ne var ki, bu hususun düzeltilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Davalı müteveffa ............... tarihinde vefat etmiş olup, mirasın tüm mirasçıları tarafından kayıtsız şartsız reddedildiği, .........Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile bu husus tespit ve tescil edildiğinden, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine ilişkin sürecin beklenilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceği-
Dosyanın incelenmesinde davalılardan ...............’nun yargılama sırasında vefat ettiği, mahkemece verilen ilk kararın Yargıtay ............. Hukuk Dairesince bozulması üzerine Yargıtay bozma ilamının, duruşma günü ve gerekçeli kararın anılan davalının ölümü ile vekalet görevi sona eren yargılama sırasındaki vekiline tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, şu durumda, mahkemece davalılardan ..................’nun mirasçılarının usule uygun şekilde davadan haberdar edilmeleri ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, ilgili usul hükümleri dikkate alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olmadığı-
Dosyada mevcut veraset ilamına göre davalının dava açılmadan önce öldüğü, bu şekilde taraf ehliyetinin bulunmadığı ve aleyhine dava açılamayacağı anlaşıldığından, hakkındaki davanın reddi gerekirken, yazılı olduğu şekilde kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalının davanın açıldığı tarihten sonra (dosya içinde bulunan veraset belgesine göre) öldüğü anlaşıldığından, ölenin mirasçılarına karşı davaya devam edilmesinin mümkün olduğu, dolayısıyla davalının mirasçılarına usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilip taraf teşkili sağlanarak mirasçıların savunma ve delilleri toplanıp incelenerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-