Davacıların miras payları oranında davanın kabulü ile yalnızca davacıların payları yönünden tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerekirken, tüm mirasçıların miras payları yönünden tapu kayıtlarının iptali ile mirasçıların hisseleri oranında tapuya tesciline karar verilmesinin taleple bağlılık ilkesine aykırı olacağı- Mahkemece yeniden yapılacak keşif sırasında davalının hangi taşınmazı fiilen kullandığı tek tek belirlenerek davalının fiilen kullandığı bir taşınmaz varsa el atmasının önlenmesine karar verilmesi gerektiği- Kayıt malikleri dava tarihinden önce vefat ettiği halde bu şahısların müdahalesinin menine şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Temliki yapan mirasbırakanın temlik tarihinde hukuki ehliyetten yoksun bulunduğu ve son malik davalı H.'nin de durumu bilen ya da bilmesi gereken konumunda olması nedeniyle TMK'nun 1023. maddesindeki koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Mahkemece, tüm mirasçıların yasal payları oranında adlarına tescil kararı verilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesi hükmü uyarınca ölümle şahsiyetin son bulacağı kuralı gözardı edilmek suretiyle ölü kişi adına tescil kararı verilmesinin doğru olduğunun söylenemeyeceği-
4721 sayılı TMK'nun 28. maddesi hükmü uyarınca ölüm ile kişilik son bulacağından ölü kişi adına sicil oluşturulmayacağı, bu tür durumlarda, bu kişilerin mirasçılık belgelerinin istenilmesinin, dava içerisindeki istek de gözönünde tutularak mirasçıları adına tescile karar verilmesinin gerekeceği-
Yargılama sırasında davacının ölmüş olması halinde, vekili olan avukatının vekalet görevinin de yasa gereği sona ermiş sayılacağı, bu nedenle mahkemece ölümle vekalet görevi sona eren vekilin katılımı ile yargılamaya devam edilemeyeceği-
Dava tarihinden önce ölen kişinin taraf ehliyetini yitireceği, aleyhine dava açılamayacağı, dava tarihinde şahsiyeti sona ermiş olan kimsenin mirasçılarına ardıllık (halefiyet) kuralı uygulanamayacağından tebligat yapılmak veya dava ıslah edilmek suretiyle davaya devam edilemeyeceği-
Yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri gerekeceği-
Maddi hatadan dolayı muhatabın yanlış gösterilmesi, davacının tüm özeni göstermesine rağmen dava açacağı kişiyi doğru tespit edememesi, kısa süre önce kendisiyle işlem yapılmış ya da sadece vekiliyle muhatap olunmuş bir işlemden sonra muhatabın ölmesi durumlarında yanlış taraf gösterilmesi dürüstlük kuralına aykırı değilse ortaya çıkan dava ilişkisi sebebiyle daha üstün bir yarar dikkate alınarak yargılamaya gerçek tarafla devam edilmesi gerekeceği-
Son kayıt maliki ikinci el konumundaki kişinin aynı taşınmazda paydaş olması karşısında TMK'nun 1024. maddesi hükmü uyarınca sahte işlemi bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu ve bu durum karşısında davalının TMK'nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı- Adına dava açılanın dava tarihinde bekar - ölü olduğu dosya kapsamı ile sabit olup, ölü kişinin davası bakımından davanın dinlenemeyeceği, bu kişi bakımından işin esası yönünden karar verilemeyeceği-
Elbirliği halinde mülkiyetin söz konusu olduğu davaların ancak tereke adına açılabileceği, pay oranında istekte bulunulamayacağı ve pay oranında açılan davanın başından beri dinlenemeyeceği-