Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımlarının kesinleşeceği ve taraf lehine “usuli kazanılmış hak” doğacağı- Bozma kararına uymuş olan mahkemenin kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremeyeceği-
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurulduktan sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı aleyhine çıkarılan icra emirinin iptaline, sorumluluğun geçtiği Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı hakkında takip başlatılıp icra emri gönderilmesi gerektiği-
Boşanma ilamı kesinleştiği takdirde ekinde hükmedilen tazminat, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin takibe konulabilmesi için nitelikleri gözetilerek kesinleşmelerinin beklenmeyeceği-
Bozmaya uyulduğu halde, gereklerinin yerine getirilmemiş olması halinde bozma ilamı doğrultusunda inceleme yapılması için hükmün yeniden bozulmasına karar verileceği-
Alacaklının İdareye yazılı başvuru yaptıktan sonra, İYUK 28/1 maddesinde belirtilen 30 günlük süre içerisinde ödeme yapılmaması üzerine takip başlatabileceği-
Alacaklı tarafından takibe dayanak yapılan ilam takip tarihinden önce bozulmuş olup, alacaklı tarafından icra takibine başlanırken geçerli bir ilam sunulmadığından, bozulmuş bir ilama dayalı olarak ilamlı icra takibine başlanamayacağı-
Gayrimenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümler kesinleşmedikçe icra edilemeyeceği(HMK 367) - İlamda yer alan ve "taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline" yönündeki hüküm, yasadan kaynaklanan ve tazminat verilmesine ilişkin kararın sonucu olup, taşınmazın aynının, ihtilaflı olduğunu göstermeyeceği-
İcra Mahkemesine başvurusunda ilamda aleyhine bir hüküm bulunmadığını, bu nedenle hakkında takip yapılamayacağını ileri süren taraf hakkında takibin iptaline karar verilmesi gerekirken icranın geri bırakılması yönünde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu-
Her ne kadar örnek 4-5 numaralı icra emrinde, tahliyenin talep edilmesi doğru değil ise de infaza ilişkin tutanakda ilamın infazının işgal edilen yere müdahaleye yedi gün içinde son verilmesi ihtarı şeklinde yapıldığı, tahliyeye ilişkin bir işlemin yapılmadığı görülmekle, infaz işleminde ilama aykırılık bulunmadığı-
İcra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı- İlamda asıl alacağın davalılardan (borçlulardan) müşterek ve müteselsilen tahsili yönünde hüküm tesis edilmediğinden davalılar (borçlular) arasındaki sorumluluğun eşit olduğunun kabulü gerektiği-