Borçlar Kanunu'nun 611. ve takip eden maddelerinde öngörülen ölünceye kadar bakma akitleri talihe bağlı akitlerden olup, mutlaka akit tarihinde bakım gibi bir gereksinimin varlığının şart olmadığı, diğer taraftan bakım borçlusunun temlik edenin oğlu olması, kendisine bakım koşuluyla temlik yapılmasına mani olmadığı gibi, aksine yasal bir düzenlemenin de bulunmadığı, ayrıca, miras bırakanın davalı oğlu ile aynı binada altlı-üstlü oturduğu, ölümünden evvel son 1- 1,5 ayını bakıma muhtaç olarak geçirdiği, dinlenen tanıklar ve özellikle davalı tanığı olarak dinlenen dava dışı sağ kalan eşin (tarafların annesi) beyanı ile mirasbırakanın çocukları olan taraflar arasında ayrım yapmadığının, davacı kızı ile bir problemi olmadığının dosya kapsamı ile sabit olduğu, o halde; mirasbırakanın davalıya ölünceye kadar bakım akti ile yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amacı taşımadığının kabul edilmesi gerekeceği-
Mirasbırakanın davalı mirasçılarına yaptığı temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu- HMK. mad. 326 uyarınca,davanın reddedildiği bağımsız bölümle ilgili olarak, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dosya kapsamından ve tanık beyanlarından murisin ara malik kullanarak davalıya yaptığı temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğu hususunun kanıtlandığı, davalının taşınmazları satın alabilecek ekonomik güce sahip olmadığı, evlenmeden önce sattığı taşınmazların bedeli ile dava konusu taşınmazları satın almasının mümkün olmadığı gibi kısa süre sonra da eşine jest olsun diye aldığını iddia ettiği taşınmazları 3.kişilere temlik ettiği anlaşılmakla açılan davanın tazminat yönünden kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece delil ikamesi için gereken masrafın yatırılması amacıyla yapılan ihtaratta bilirkişi için belirlenen ücret miktarı ifade edilmiş olmasına rağmen, davacı tarafından tamamlanması istenen meblağ ve hangi kalemlere yönelik olduğu açıkça gösterilmediği gibi delil ikamesi için eksik kalan meblağın ödenmemesi halinde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağı ve eldeki diğer delillere göre karar verileceği hususunda yasal ihtaratın da yapılmadığı anlaşıldığından, bilirkişi delilinin toplanması için gerekli avansın tamamlanması amacıyla davacı tarafa usulüne uygun ihtarat yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunduğu- Hukuki sebeplerden bir tanesinin diğer hukuki sebebin incelenmesine olanak verir niteliği bulunduğu sürece önem ve lüzum derecesine göre birden fazla hukuki sebep aynı davada inceleme ve araştırma konusu yapılabileceği- Dayanılan nedenlerden birinin ehliyetsizlik olması halinde, kamu düzeniyle ilgili bulunması ve ehliyetsizliğin saptanması halinde öteki nedenlerin incelenme gereğinin ortadan kalkacağı hususları dikkate alındığında öncelikle bu neden üzerinde durulması gerektiği- Bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı- Temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirdiği, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiği- Akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceği- Hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi varsa mirasbırakana ait doktor raporları, reçeteler, hasta müşahade kağıtları vs. temin edilerek temlik tarihinde mirasbırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınması, tarafların tüm delilleri toplanarak soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve ondan sonra hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Çekişme konusu parsellerden biri yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen diğer parseller yönünden (olumlu ya da olumsuz) bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekeceği, 6100 sayılı HMK'nun 190. ve 4721 sayılı TMK'nun 6. maddeleri gereğince davacının iddiasını ispatla yükümlü olduğu, mirasbırakanın 2005 yılında geçirdiği felç nedeniyle yatalak hale geldiği, ölüm tarihine kadar davalı eşi tarafından bakıldığı, mirasbırakan ve davalının Küçükçekmece’de aldıkları ve adlarına 1/2paylı olarak kayıtlı taşınmazın 29.09.1998 tarihinde satış nedeniyle elde edilen parayla dava konusu 15 numaralı bağımsız bölüm satın alınarak miras bırakan adına tescil edildiği, mirasbırakanın ilk taşınmazdaki davalının hakkı ve felç geçirmesi nedeniyle bakımı karşılığında minnet duygusu ile 07.04.2006 tarihinde 1/2 payı temlik ettiği, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan pay temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu davacılar tarafından kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davacıların, mirasbırakanın muvazaalı işlem yapmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamadıkları, toplanan deliller değerlendirildiğinde ve mirasbırakan adına birçok taşınmaz olduğu gözetildiğinde mirasbırakanın amacının muvazaalı işlem yapmak olmadığı, kendisine bakan çocuğuna şükran duygusu ile çekişmeli otomobili devrettiği sonucuna varıldığı, hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel isteğine ilişkin davada, davacı muvazaa iddiasını mevcut delillerle usulünce kanıtlayamamış, aksine dinlenen davalı tanıkları yapılan işlemlerin gerçek satış olduğunu bildirmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil-tazminat ve tenkis isteklerine ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiği- Temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğuna yönelik iddialarını ispatla yükümlü davacı tanık beyanları nazara alındığında tarafların mirasbırakanının çekişme konusu taşınmazları davalıların babası olan oğluna temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı, mirasbırakanın oğlu ile birlikte yaşadığı ve tüm ihtiyaçlarının oğlu tarafından karşılandığı, hastalığı sürecinde oğlunun baktığı, yine mirasbırakanın adına kayıtlı başka taşınmazlarının da bulunduğu, eğer mirastan mal kaçırmak amacında olsa idi bu taşınmazlarını da devredebileceği hususları göz önüne alındığında, davacıların muvazaa iddiasını kanıtlayamadığı, temliklerin gerçek satış olduğu-