Sosyal inceleme raporu düzenlendiği tarihte yaşı nedeniyle idrak çağında bulunmayan ortak çocuğun velâyeti konusunda görüşü alınmadan ortak çocuğun velayetinin anneye verilmesinin uygun olduğu belirtildiğinden, velâyeti davacı-karşı davalı anneye bırakılmış ise de; kesinleşen kusurlu davranışına göre davacı-karşı davalı annenin ortak çocuğa hakaret ettiği ve kötü davrandığı, Buna göre; ortak çocuğun bizzat ya da istinabe yoluyla eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istediği konusunda bilgilendirilerek, velâyet hakkındaki tercihinin hâkim tarafından kendisinden sorulması, 4787 s. Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir heyetten rapor alınarak, her iki ebeveyn ve 2013 doğumlu ortak çocuk ile görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumuna göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velâyeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı, çocuğun halen hangi taraf yanında yaşadığı araştırıldıktan ve diğer delillerle birlikte değerlendirildikten sonra gerçekleşecek sonucu uyarınca velâyet hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
Somut durumda uygulanma yeri bulunmayan adli yargı mahkemeleri arasında göreve ilişkin HMK'nın 20. maddesi kıyasen uygulanarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı, farklı yargı kolları arasında dosyanın gönderilmesi usulü söz konusu olmadığından usul ve yasaya uygun olmayan ek kararın HUMK’nun 432/son maddesi (HMK.'nın 366. maddesi) uyarınca ortadan kaldırılmasına karar vermek gerekeceği-
Davacı tarafından asliye hukuk mahkemesinde dava açılmış olup, yargılama devam ederken arabulucuya başvurulduğu ve tarafların uzlaşmadığına dair tutanak düzenlendiği olayda; asliye hukuk mahkemesi dosyasında, ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirtilerek görevsizlik kararı verildiği, istisnai olarak görevsiz mahkeme aşamasında bu eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerektiği-
Yetki itirazının kabulü kararının kesinleşmesinden itibaren, taraflarca, HMK'nun 20. maddesinde öngörülen yasal süre içinde dosyanın yetkili icra dairesi olan... İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesi talep edilmemiş olup, bu husus bölge adliye mahkemesince re'sen gözetilmesi gerektiğinden bölge adliye mahkemesince, HMK'nun 20. maddesi uyarınca re'sen “takibin açılmamış sayılmasına” karar verilmesi gerekirken, şikayetin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-.
"Dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebini" içerir dilekçe mevcut bulunduğundan işin esasının incelenmesi gerektiği-
Bedeli paylaşıma konu aracın muhafaza ücretinin önce ödenip ödenmeyeceği ve yediemin ücretinin miktarına ilişkin uyuşmazlıkta; Motorlu Taşıtlar Vergisinin muhafaza masraflarından önce ödenip ödenmeyeceği icra mahkemesinde şikayet yoluyla çözülebilse de, yediemin ücretinin miktarı yani yediemine ödenen ücretin sıra cetvelinde ödenen kadar olup olmadığının genel mahkemelerde yapılacak yargılama sırasında çözümlenebileceği- Muhafaza masraflarının tespitinde yedieminin kendi tarifesinin değil, Adalet Bakanlığınca belirlenen tarifenin uygulanacağına ilişkin belirlemenin genel mahkemelere ait olduğu, bu nedenle; mahkemece asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle, göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle şikayetin usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
ilk derece mahkemelerince verilen görevsizlik kararları hakkında istinaf incelemesi sonucunda verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının kesin olduğu- İki haftalık yasal süreden sonra dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği-
İncelemenin istnaf dilekçesiyle sınırlı olarak yapılacağı ancak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde, bunun re'sen gözetieceği-
İİK.nun 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK.nun 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiğinin, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin hükme bağlandığı-
Borçlunun yetki itirazı kabul edilerek verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunmasının geçerli olmadığı- Yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyasının yetkili yere gönderilemeyeceği- Yetki itirazına ilişkin karar kesinleşmeden dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verildiğinden borçlu hakkındaki ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerektiği-