Tebliğ tutanağında; beyanına başvurulmuş olup da isim ve imzadan imtina etmiş komşunun ad ve soyadının belirtilmemesi hâlinde tebliğ işlemi usulsüz olacağından, muhatabın beyan ettiği tarihe göre temyiz isteminin süresinde olduğu- Görevsizlik kararından sonra, görevli mahkemede davaya devam edilebilmesi için öncelikle görevsizlik kararının kesinleşmesi gerektiği- Davanın taraflarının, görevsizlik kararı kesinleşmeden (iki haftalık başvurma süresi işlemeye başlamadan) önce, görevsiz mahkemeye (dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi için) başvurmuş ise bu başvurmanın da geçerli olduğu-
Davalıların, kooperatif adına satın aldıkları hayvanların ücretini ödememesi, alacak davası- Ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olduğu davanın açıldığı yerde müstakil asliye ticaret mahkemesi bulunmadığından davaya asliye hukuk mahkemesinde bakılması gerektiği, dava dilekçesinde "ticaret mahkemesi" sıfatıyla dava açıldığından söz edilmemesinin veya mahkemenin davaya "ticaret mahkemesi" sıfatıyla baktığına dair ara kararı vermemiş olmasının hükmün görev yönünden bozulmasını gerektirmeyeceği-
HMK'nun 20. maddesinde; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği- Aynı kuralın takip hukukunda da geçerli olduğu- Alacaklının borçlunun yetkiye ve borca itirazı ile duran takibin devamını sağlamak amacıyla açtığı itirazın iptali davasında kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 04/07/2019 tarihinde kesinleştiği, alacaklı vekilinin, icra dosyasının yetkili İcra Müdürlüğü’ne gönderilmesi için icra müdürlüğüne 05/07/2019 günü UYAP sistemi üzerinden talepte bulunduğu ve bu tarih itibarı ile başvurunun yukarıda açıklanan yasa maddesinde öngörülen iki haftalık kesin süre içerisinde olduğu-
Borçlunun aleyhine başlatılan takipte süresinde yetki itirazında bulunması üzerine icra hukuk mahkemesince verilen yetki itirazının kabulüne ve dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi kararının kesinleştiğinin görüldüğü, ne var ki alacaklı vekili tarafından HMK.'nun 20. maddesinde öngörülen iki haftalık yasal süre geçtikten sonra dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesi talep edildiğinden, ilk derece mahkemesince kamu düzeni ile ilgili olan HMK'nun 20. maddesi uyarınca re’sen takibin açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekeceği-
Konkordato talebi üzerine kesin yetki dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi durumunda, mahkemece, HMK. m.20'de belirtilen sürede talep olması halinde, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi ve konkordatoya yönelik alınan tedbir kararlarının re'sen kaldırılmasına karar verilmesinin gerektiği-
Dairemizin bozma ilamı maddi hataya dayalı olup, Anayasa Mahkemesi'nin ........ sayılı Kararı ile 6100 sayılı HMK.nun 20. maddesinde belirtilen “bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten” ifadesinin iptal edilmesi nedeniyle belirtilen bu hususun re'sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, bozmaya uyulmuş olması taraflar lehine usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı gibi kararın şikayetçi tarafından temyiz edilmesi halinde dahi aleyhe bozma ilkesinin de nazara alınamayacağı, o halde kamu düzeni ile ilgili re'sen dikkate alınacak hususlar kapsamında ihalenin feshini gerektiren bir neden bulunmadığı ve şikayetçi tarafından ileri sürülen fesih nedenleri de yerinde olmadığına göre mahkemece şikayetin reddi gerekirken, HMK.nun 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece, dosyanın hangi görevli mahkemeye hangi süre içinde gönderilmesine ilişkin karar verilmemesi ve HMK'nın 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına karar vermek yerine, bu hususların karara bağlanması doğru olmamış ise de; hüküm fıkrasındaki yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
İİK'nun 50. maddesi göndermesi ile icra takipleri hakkında da uygulanması gereken, HMK'nun 20. maddesi gereğince; görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekeceği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği- HMK'nun 20. maddesi hükmünün kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle kararın alacaklı vekilince temyiz edilmesi halinde dahi aleyhe bozma ilkesinin nazara alınamayacağı-
HMK'nun 20. maddesi gereğince, yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra müdürlüğünce dosya, mahkeme kararında yetkili yer olarak gösterilen icra dairesine gönderilemeyecek olup; icra mahkemesince verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden önce alacaklının dosyanın yetkili yere gönderilmesi talebinde bulunması geçerli olmakla birlikte yetkisizlik kararı kesinleşmeden icra dosyası yetkili yere gönderilemeyeceği, gönderilmesi halinde ise ödeme emrinin iptali gerekeceği-
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.07.2014 tarihli ve 2013/17812 Esas, 2014/14234 Karar sayılı onama kararı, davacılar vekiline 15.08.2014, davalı vekiline 26.08.2014 tarihinde tebliğ edilmiş, tebliğ tarihlerinden itibaren 2 haftalık süre içinde taraflarca dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemiş ve mahkemece 15.10.2018 günlü ek kararı ile davanın açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Mahkemece kendisini vekil ile temsil ettiren davalı Maliye Hazinesi yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/1 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılacağı 2014 yılı Sulh Hukuk Mahkemelerinde geçerli olan maktu vekalet ücretinin tamamına karar verilmesi gerekirken bu hususta karar verilmemesi doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-