Tereke temsilcisinin haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, dava konusu olaya ilişkin olarak açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verildiği ve dosyanın temyiz incelenmesinde bulunduğu anlaşıldığından, sonucu ve kesinleşmesi beklenerek yapılacak değerlendirme ile birlikte bu dava hakkında karar verilmesi gerektiği-
Ceza mahkemesinin davalı hakkındaki kesinleşmiş mahkumiyet kararıyla dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, davalının kusurlu olduğu anlaşıldığından, mahkemece davalının kusur oranına ilişkin, denetime ve hüküm kurmaya elverişli uzman bilirkişiden rapor alınarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Elkoyma tarihi itibari ile devlete karşı açılacak olan haksız el koymadan kaynaklanan tazminat davalarında CMK. mad. 141 ve 142 uyarınca ağır ceza mahkemesi görevli olduğu-
Haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davacıların maddi tazminat olarak davalıların eylemi nedeniyle taşınmazlarını kiraya verememeleri nedeniyle sezonluk kira bedeli talep etmelerine rağmen, mahkemece, davacıların talebini aşacak şekilde boruların tamir masraflarına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğu- Davacılardan ...'a ait olan konutta davalılar tarafından verilen herhangi bir zarar söz konusu olmadığı halde, adı geçen davacı yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesinin de hatalı olduğu-
Diş tedavisine dair tazminat tutarının bilirkişi raporunda inceleme konusu yapılmadığı, soyut bazı gerekçelerle miktarın belirlendiği anlaşıldığından bu nedenle hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime ve sonuca varmaya elverişli olmadığı-
Davacı, aracının davalı yedieminde iken (boş bir araziye terk edildiği, kaza yapıldığı, ön tarafın tamamen göçük ve darbeli, camlarının kırık olduğu, damperinin olmadığını ve bu nedenle) zarar görmesi nedeniyle icra takibi sırasında belirlenen değerini istemekte olup mahkemece, davalının haksız eylemi nedeniyle davacının uğradığı gerçek zararın hüküm altına alınması gerektiği; aracın kıymet takdir tutanağında ve dava değeri olarak belirtilen meblağ ile bilirkişi raporunda hesap edilen toplam zarar miktarı arasındaki farka hükmedilmesinin hatalı olduğu; davacının zararı tam olarak karşılanmadığı- Mahkemece, davacının gerçek zararının, davalının teslim görevini yerine getirmediği yıl itibariyle, aracın tamir edilebilir olup olmadığı, tamir edilebilecek ise onarım gideri ve değer kaybı, tamir edilebilecek durumda değil ise aracın o tarihteki değerinin tespiti için uzman bilirkişiden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
İnşaat kazısından kaynaklı maddi zararlarının tazmini istemine ilişkin davada, dava açılmadan evvel davacılar tarafından yaptırılan delil tespiti sırasında aldırılan bilirkişi raporları ile mahkemece yargılama sırasında keşif sonrasında alınan raporlar arasında uyum olmadığı gibi, davalı tarafın rapora yönelik itirazlarının da değerlendirilmediği anlaşıldığından, mahkemece; bu itiraz ve çelişkilerin giderilmesi gerektiği-
Davacıların, yapılan tedavi giderlerine ilişkin gerek ceza yargılaması sırasındaki beyanında ve haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davadaki beyanlarında vazgeçmeye dair herhangi bir beyanları bulunmadığından, davacıların tedavi giderlerine ilişkin tüm delilleri toplanarak sonuca gidilmesi gerektiği-
Davalının görev sınırlarını aşmak suretiyle kişisel kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmadan, bozmadan önce alınan kusura ilişkin bilirkişi heyeti raporuna dayanılarak karar verilmesinin isabetsiz olduğu- Mahkemece davacının iddiası doğrultusunda inceleme yapılıp dahili davalılar murisinin görev sınırını aşmak suretiyle kişisel kusuruyla zarara neden olup olmadığı araştırılarak, davacı kanıtları toplanmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği-
Davacıların, maddi tazminata ilişkin talebini ıslah ederek toplam alacak miktarı için olay tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulundukları, uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklandığı halde mahkemece ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren faiz hükmedilmesinin doğru olmadığı- Belediye tarafından binaya gerekli kontroller yapılmadan iskan ve oturma izni verildiğinin iddia edildiği, görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinin hizmet kusuru niteliğinde olduğu, idarenin hizmet kusurundan doğan zararlardan dolayı; İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 2/1-b maddesi gereğince İdare'ye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerekeceği, görev sorununun, açıkça veya hiç ileri sürülmese de kendiliğinden (re'sen) dikkate alınacağı-