TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Banka hesabındaki paranın tahsili istemine ilişkin davada, davacı tarafça davanın sadece A. Bank A.Ş'ye husumet yöneltilerek açılmış olup, yargılama sırasında TMSF vekili tarafından fer'i müdahil olmasına rağmen, TMSF'nin karar başlığında davalı olarak gösterilip, hükmedilen alacağın da davalıdan tahsiline karar verilmesinin doğru olmayıp, davalı banka ile TMSF'nin 5411 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca harçtan muaf bulunduğu-
Davacı ceza davasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve buna ilişkin vekili ile arasında ücret sözleşmesi imzalanmış ise de, bu sözleşme taraf olan yanları bağlayıp üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte olmadığından, ceza dosyasında davacı vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiği göz önüne alındığında, sözleşmeden kaynaklanan vekalet ücretinden davalı taraf sorumlu tutulamayacağı ve maddi tazminat olarak sözleşmeden kaynaklı vekalet ücreti miktarına hükmedilemeyeceği, sözleşmedeki vekalet ücretinden davalının sorumluluğuna karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu-
Kasten yaralama eyleminden dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, davacının, tüm tedavi evraklarıyla birlikte Adli Tıp Kurumuna sev edilerek muayenesinin sağlanıp, hazırlanacak heyet raporunun sonucuna göre uğranılan zararın kapsamının belirlenmesi gerektiği-
Davalı A. AŞ ile davacı arasında dava konusu emtianın Kayseri'den Mersin'e tren yolu ile taşınmasına dair bir sözleşme bulunmayıp davalının bu taşımayı üstlendiğine dair bir delil de bulunmadığından bu davalı yönünden hüküm kurulamayacağı- Davacının toplam 162 adet ocakta oluşan hasar yönünden uğradığı zararın belirlenip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-
Karar ilam harcından davalıların sorumlu olmasına rağmen, "davacılar tarafından yatırılan peşin ve tamamlama harcının davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesi"ne şeklinde hüküm kurulmamasının hatalı olduğu-
Öldürmeye teşebbüs sonucu yaralanmaktan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davalının davacıya yönelik kasten öldürmeye teşebbüs eyleminden mahkumiyetine karar verildiği; hükmün Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmış olup, davacının maddi zararı belirlenerek maddi tazminata ve uygun bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddinin isabetsiz olduğu-
Taksirle yaralamadan dolayı uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davada, davacının kusuruna ilişkin raporlar arasındaki çelişkileri giderici nitelikte konusunda uzman kişilerden oluşturulacak bir bilirkişi heyetinden rapor alınıp hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığı-