TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Dava konusu edilen alacakların varlığı ya da yokluğu veya miktarı belli olmayıp ve yargılamayı gerektirmesi halinde, ihtiyati haciz talep eden davacının, alacaklarını ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığını ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirir biçimde delillendirdiği söylenemeyeceği-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalının sorumluluğunun 818 Sayılı BK. mad. 41., 55. ve 6762 Sayılı TTK. mad. 336'dan kaynaklanmasına, zamanaşımı süresinin davacının parasını off shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren başlayacak olmasına göre davalı banka vekili ile fer'i müdahiller TMSF ve OYAK vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerektiği-
Davalı I. Bank A.Ş.'ye karşı işbu davanın açılma nedeninin bu banka tarafından devir alınan Y. B. A.Ş.'nin işlem ve eylemlerinden kaynaklandığı, davacılara ait paranın Y. S. Off Shore Bank Ltd.'ye gönderilmesi konusundaki işlem ve eylemleri yürüten Y. B. A.Ş.'nin TMSF tarafından devir alındıktan sonra en son I. Bank A.Ş.'ye devredildiği, bu durumda Fon Bankası iken I. Bank A.Ş.'ye devredilen Y. B. A.Ş.'nin eylemlerinden dolayı açılan davada bu bankayı devir alan I. Bank A.Ş.'nin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde başvurma ve vekalet suret harcından sorumlu tutulması doğru olmayıp, kararın bu yönden bozulması gerekirse de yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın anılan yönden düzeltilerek onanması gerektiği- Davanın kabulüne dair verilen kararı temyiz eden fer'i müdahil OYAK'ın dilekçesi temyiz defterine kaydedilmediği gibi, temyiz harcının yatırıldığına dair makbuza da dosya içinde rastlanmadığı, temyiz dilekçesinin verilme usulü HUMK'nın 434'üncü maddesinde açıklanmış olup buna göre temyiz dilekçesinin temyiz defterine kayıt ettirilip temyiz harcının yatırılmış olması gerektiği-
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı vekili ile fer'i müdahiller vekillerinin tüm temyiz itirazlarının yerinde olmadığı-
Davacıya ait paranın bankaya gönderilmesi konusundaki işlem ve eylemleri yürüten şirketin devrinden sonra en son başka bankaya devredildiği, bu durumda devredilen şirketin eylemlerinden dolayı açılan davada, bu bankayı devir alanın 5411 sayılı Bankacılık Kanunu mad. 140 uyarınca harçtan muaf olduğu-
Davalı kurumun yasa, genelge ve yönetmeliklere göre hareket etmesi gerektiği göz önünde bulundurularak, taahhütte yasal düzenleme yapıldığı takdirde ödül verileceği konusunda düzenleme bulunduğu, yani ödül vaadinin şartlı olduğu ve bu şartın gerçekleşmediği, davalı fonun tahsilat sağlanması halinde ödül verebileceği konusunda yasal düzenleme gerçekleştirilmediğinden davalının ödül talebini reddetmesinin yerinde olduğu-
Tazminat sorumluluğunun kapsamı, gerçek zarar ile sınırlı olup; zarar da, haksız eylemden önceki ve sonraki durum arasındaki farktan ibaret olduğu; gerçek zararın giderilmesi ilkesi çerçevesinde eski hale getirme bedeli istenilebileceği, ancak yine aynı ilke çerçevesinde taşınmazın sürüm değerinin de göz önünde tutulması gerektiği- Eski hale getirme bedeli taşınmazın gerçek değerinin üzerinde ise eski hale getirme bedeline değil, gerçek değere hükmedilmesi gerektiği-
Davacılar, murislerinden kalan 80 yıllık değirmen ve çevresindeki yaklaşık 5 dönümlük arazinin baraj yapımı sırasında sular altında kaldığını belirterek oluşan zararlarının ödetilmesini istemiş olup, dava konusu yerde yarı yıkık vaziyette ve sular altında kalmış eski bir değirmen olduğu anlaşıldığından, mahkemece bu değirmenin sular altında kalmasından kaynaklanan zararın kapsamı belirlenerek sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken sırf "orman parseli içinde kaldığından bahisle tazminat istenemeyeceği" gerekçesiyle davanın reddinin isabetsiz olduğu-