TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - A. Sorumluluk > Madde 49 - I. Genel olarak
Davalı bankanın 5411 sayılı Kanun’un 140. maddesi uyarınca harçtan muaf bulunduğu belirtilmesine rağmen, yargılama giderleri içerisine dahil edilerek başvuru harcı ile peşin harcın da davalı tarafa yüklenmesinin doğru olmadığı-
Davacılar tarafından borç miktarına yönelik bir itirazda bulunulmadığı, sadece borcun tahsili için öncelikle ipotekli taşınmazın satılması gerektiğinin öne sürüldüğü, ancak bu hususun takip hukukuna ilişkin bir şart olduğu, davacılar tarafından öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yönünde icra dosyasına veya icra hukuk mahkemesine yapılmış bir itiraz veya şikayetin bulunmadığı gibi bu konuda açılmış menfi tespit davasının da olmadığı, ipotekli taşınmazın borcu karşılamaya yeterli olmayıp ilamsız icra takibinin tahsilde tekerrüre yol açmamak kaydıyla yapıldığı, davalı tarafından yapılan takip ve hacizlerin haksız olmadığı gerekçesiyle tazminat davasının reddine karar verilmesinin isabetli olduğu-
Katma ve özel bütçelerle yönetilen daireler ve belediyelerle sermayesinin tamamı devlete veya belediyelere yahut özel idarelere ait olan daire ve müesseseler arasında çıkan uyuşmazlıklardan adli yargının görevi içinde bulunanların o kanunda yazılı tahkim usulüne göre çözümleneceği (3533 s. K. mad. 1) öngörüldüğünden, orman yangını nedeniyle uğranılan maddi zararın ödetilmesi istemine ilişkin davanın -tarafların sıfatı gereği- tahkim usulüne göre çözümlenmesi gerektiği-
Haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların ödetilmesi istemine ilişkin somut uyuşmazlıkta- Ceza dosyası içeriğinden, dava konusu olaydan önceki bir tarihte davalının, babasına ait eczanede çalışmakta iken, .. isimli bir şahsın, elindeki bıçakla davalının çalıştığı eczaneye gelerek para ve uyuşturucu hap istediği, davalının şikayeti üzerine bu şahsın yakalandığı, yağmaya teşebbüs suçundan hakkında dava açıldığı ve mahkum olduğu, olay günü ise, adam öldürme suçundan sabıkası bulunan ve olaydan kısa bir süre önce cezaevinden tahliye olan davacının, yanında iki kişi ile birlikte, davalının çalıştığı eczaneye geldiği, önceki yağmaya teşebbüs olayını kastederek “ .. ” dediği, davalının da “ .. ” diyerek elini beline attığı, davalının da bunun üzerine babasına ait olan ve çekmecede bulunan tabancayı çıkartarak davacıya doğrultup iki el ateş ettiği, boyun sağ yan ve sol omuz bölgesinden isabet alan davacının kaburgasında kırık ve alt ekstremitede iyileşmesi mümkün bulunmayan parapleji (felç) oluşacak şekilde yaralandığı- Bu kapsamda; davalının, maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü korku, telaş ve heyecan dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olduğundan, meşru müdafaada sınırının aşılmasından dolayı kusurlu sayılamayacağı kabul edilmesi gerektiği; dolayısıyla davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-