Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshinin mümkün olmadığı, kiraya verenin tek yanlı olarak akdi feshetmesinin ve kiralanana el koymasının sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğu, bu durumda davalı kiraya verenin kiracının kar mahrumiyetinden sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, TBK’nun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacağı, bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52. maddesinin uygulaması gerekeceği, bu kapsamda davacı kiracının da akdin feshini müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir tarla bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu-
Davacı ortaklık tarafından, davalı şirkete, düzenlenen faturalarda çarpan değerinin yüksek uygulandığı ve bunun da fatura değerini yükselttiğine ilişkin bir dilekçe ile başvuruda bulunulmuşsa da, fatura değerinin yüksek olması nedeniyle belli bir miktarın belli süre içerisinde kendilerine ödenmesini talep ettiklerine dair bir ihtarda bulunulmadığından, bu dilekçenin davalıyı temerrüde düşürmeye yeterli bir ihtarname olmadığının kabulü ile davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından, asıl alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği-
Hatalı tahakkuk uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmemiş, dolayısıyla gerek önceki Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği gerekse de dava tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerekeceği, ancak davalı şirketin hatalı tahakkuk nedeniyle davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabit olup, bu nedenle kural olarak; davalı idarenin kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği, davalının kusurlu olduğu, dolayısıyla BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK.nun 44. maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğunun açık olduğu-
Sözleşme hükümlerine dayalı tazminat istemlerinde, zararın ve zarar ile sorumlu arasındaki nedensellik bağının kanıtlanması gerektiği, davanın henüz zarar gerçekleşmeden önce erken açılması halinde reddi gerekeceği-
Kesinleşen kısıtlama kararının davalı bankaya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça kısıtlının banka hesaplarında işlem yapmasına göz yumularak kısıtlının zarara uğratıldığını ileri sürerek açılan tazminat davasında, davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek özen borcu ihlal etmiş olması karşısında, borca aykırılık durumunda haksız fiildeki ispat yükü yer değiştirmekte, bankanın kusurunu ispat yükünün davacı tarafa değil, kendi kusursuzluğunu ispat yükünün davalı bankaya yüklenmesi gerektiği-
Taraflar arasında kiralanan işyerinin ön cephesinde bulunan ve dava dışı şahsa ait taşınmaz sebebiyle davacının uğradığı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, kiracının, kiralanan işyerini çalıştıramadığı ve kira sözleşmesinin süresi bitmeden taşınmazı tahliye etmek zorunda kaldığı sabit olup, davalı kiraya veren sözleşmede kiracının zararını tazmin etmeyi taahhüt ettiğinden, bu kapsamda davalının, kiracının uğradığı gelir kaybını tazmin etme sorumluluğu bulunduğu, davacı kiracının kiralananı tahliye edip, kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği benzer bir taşınmazı yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenerek, bu süreye ilişkin kazanç kaybından da kiraya verenin sorumlu tutulacağı-
Kira sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kiralanana yapılan faydalı masraflar ve kazanç kaybı hesabı yapılırken kira sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren davacı kiracının dava konusu kiralanan ile aynı vasıf ve özelliklerine sahip bir taşınmazı aynı şartlarda ne kadar sürede kiralayabileceği tespit edilerek bilirkişice bu dönem yönünden yoksun kalınan kazanç kaybının hesap edilmesi gerektiği-
Davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’ nun 52.maddesi uyarınca hükmedilecek kazanç kaybına, kiracının aynı nitelikte başka bir taşınmazı ne kadar süre ile kiralayabileceği belirlenerek, o süre ile sınırlı olarak hükmedilmesi gerektiği-
Davalı idarenin, kendi kusuru ile feshedilen ihaleye dayanarak kira sözleşmesini feshetmesi halinde kusurlu duruma düşeceği, haksız fesih nedeniyle, davacının, kira süresi sonuna kadar yoksun kaldığı kazanç kaybını istemekte haklı olduğu- BK 98 yollaması ile mad. 44 (TBK114; 52) gereğince, sözleşmesinin fesih tarihinden itibaren davacı kiracının dava konusu kiralanan ile aynı vasıf ve özelliklerine sahip bir taşınmazı aynı şartlarda ne kadar sürede kiralayabileceği tespit edilerek bilirkişice bu dönem yönünden yoksun kalınan kazanç kaybı hesap edilmesi gerekeceği-
Davacı kiracının kiralananı tahliye edip etmediği hususu araştırılarak, kiralananın tahliye edildiğinin tespiti halinde davacıya dava dilekçesinde talep ettiği miktarın ne kadarının kiralananda yapılan tadilat bedellerine ne kadarının yoksun kalınan kâra ilişkin olduğunun açıklattırılarak hüküm altına alınan bedelin altında kalmayacak şekilde açıklanan bu miktarlar dikkate alınmak suretiyle bir karar verilmesi gerekeceği- Davacının kazanç kaybı alacağı hesaplanırken TBK. mad.114 (ve 32) gereğince kiracının aynı nitelikteki bir işyerini ne kadar sürede kiralayabileceği ve bu suretle maruz kaldığı zararını azaltabileceği konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, saptanacak süreç oranında tazminat miktarından indirim yapılması gerekirken, kira süresi sonuna kadar kar mahrumiyetinin hesaplandığı bilirkişi raporu uyarınca karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
