Davaya konu makinelerin davacı kiracının yedinde iken, üçüncü kişi tarafından haczedildiği ve kiracının kiralananı kullanımına engel olunduğu, bu durumda kiraya veren tarafından davacı kiracının zararlarının tazmin edilmesi gerekeceği, ne var ki, TBK' nun 114. (BK'nun.98) maddesi uyarınca, sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması gereken, TBK' nun 52. (BK.'nun.44) maddesi hükmüne göre, davacı kiracının da zararın artmaması için gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu, davacının dava konusu makinelerin haczedilmesi nedeniyle siparişleri yetiştiremediğini ve bu sebeple müşterilerine tazminat ödemek zorunda kaldığını belirterek tazminat talebinde bulunduğu, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre talebin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; alınan bilirkişi raporunda, makinelerin haczi sonrasında benzer makinelerin piyasadan temin edilip, siparişlerin kalan sürede yetiştirilip yetiştirilemeyeceği, bu kapsamda davacının da müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı bu nedenle tazminat miktarının indirilmesi veya kaldırılması gerekip gerekmediği üzerinde durulmadığı, o halde; mahkemece, bilirkişilerden ek rapor alınarak davacının müterafik kusuru olup olmadığı saptanarak, davalının sorumlu olacağı tazminat olup olmadığı ve olacak ise ne miktarda sorumlu olduğu hesaplattırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiş olan davacının, davalı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket etmesi ve borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifaden kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneği olduğu-
Taşınmaz üzerinde üçüncü kişi tarafından kiracının hakkıyla bağdaşmayan bir hak ileri sürülmesi ve kiracının kiralananı kullanımına engel olunması halinde, kiraya veren tarafından davacı kiracının zararlarının tazmin edilmesi gerektiği, ancak sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması gereken, TBK' nun 52. maddesi hükmüne göre, davacı kiracı da zararın artmaması için gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu- Mahkemece davacı kiracının, kendi aleyhine açılmış olan (elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli) davayı kiraya verene ihbar etmemekle zararın artmasına neden olup olmadığı, karşı kusurunun bulunup bulunmadığı üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu- Herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- Vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı- Kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağı-
Kural olarak tam ehliyetsizlerin hukuki işlemlerinin hükümsüz olduğu, Bu kuralın istisnalarının bulunduğu; bunlardan birinin de TMK. 2.maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmaması ilkesi olduğu- Buna göre 'herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu'- Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumadığı- 09.03.1955 gün ve 22/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimsenin, temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idi ise, ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri süremeyeceği- Tam ehliyetli biri gibi hareket eden davacının hisse senedi alım-satım yaptığı tarih itibariyle tüm dünyada var olan ekonomik krizin de etkisi ile zarar etmesi sonucu, bu zararın tazminini davalı bankadan istemesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile tedavi gideri istemine ilişkin davada, tarafların sosyal ve ekonomik durumları araştırılarak hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmesinin isabetli olacağı- Manevi tazminat hükmü kurulmamış olmasına rağmen davalı sigorta şirketi aleyhine vekalet ücreti hükmedilmesinin yerinde olmadığı-
Davalı kiracı taşınmazı tahliye ettikleri tarihi yazılı delille ispatlayamdığından, mahkemece davacı kiraya verenin taşınmazda yaptırdığı delil tespiti nedeniyle yapılan keşif nedeniyle, tahliye tarihinin bu keşif tarihi olarak tespiti gerektiği- Sözleşmede, feshi ihbara ilişkin düzenlemenin, makul süreye yönelik düzenleme olarak kabul edilemeyeceği- Uzman bilirkişi kurulu ile yerinde keşif yapılıp kiralananın aynı koşullarla ne kadar sürede yeniden kiraya verileceğine ilişkin rapor alınarak, davalı kiracının usuli kazanılmış hakkı da gözetilerek, makul süre kira bedeli hakkında bir karar verilmesi gerektiği-
TBK’nun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacağı, bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52. maddesinin uygulanması gerekeceği, bu kapsamda davacı kiracının da taşınmazın mühürlendiği tarihi müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir taşınmaz bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu, bunun bir sonucu olarak davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği aynı nitelikli başka bir taşınmazı hangi sürede yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi, davalı kiraya verenin de bu süreye ilişkin kazanç kaybından sorumlu tutulması gerekeceği-
Kira sözleşmesinde, "süre dolmadan kiracı taşınmazı tahliye ederse kalan aylar kirasının muaccel olacağı" düzenlemişse de, erken tahliye halinde, davacının zararı tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olduğundan, dava konusu yerin aynı şartlarda ne kadar sürede kiraya verilebileceği hususunda bilirkişi raporu alınması gerektiği-
Mahkemece; yürürlükte olan yönetmelikte yanlış çarpım faktörü uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirilmediğinden hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği, bu nedenle yeniden bilirkişi raporu aldırılması ve aldırılan bilirkişi raporu ile belirlenen tüketim bedelinden, davalı şirketin müterafik kusuru nedeniyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 114/2 maddesi delaletiyle 52.maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği-