Kiracı tarafından kiraya veren ve müteahhit aleyhine açılan maddi-manevi tazminat istemi, karşı dava kiraya veren tarafından kira alacağının tahsili istemine ilişkin davada; taraflar arasındaki kira sözleşmesi sözlü olduğundan aylık kira bedelinin ne miktar olduğunun kiraya veren tarafından kanıtlanması gerektiği-
Yanlış çarpım faktörü uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmediği ve ödeme bildirimine ilişkin bu vb. hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerektiği- Davalı şirketin endeks okumalarında çarpan farkını yanlış uygulaması halinde ise, akım trafosunun dönüştürme oranının hatalı olması nedeniyle eksik tüketim faturalandırılmasında, davalı tarafından yapılması gereken dikkat ve ihtimamın başta ve sonraki sürede yapılmaması, yapılmış ise eksik veya hatalı yapılması ya da sayaç okumalarında fark edilmemesi gibi sebeplerden dolayı (davacı ile birlikte) davalının da kusurlu olduğu, BK. mad. 98/2. (ve 44) uyarınca (davacı ile birlikte) davalının da müterafik (%50) kusurlu olduğu- Mahkemece, üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, bilirkişi heyetinden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin, tahakkuk tarihleri dikkate alınarak ilgili yönetmelik hükümlerine göre ayrı ayrı denetime elverişli bir şekilde hesaplanması konusunda rapor alınması, davalının tahsilini istemekte haklı olduğu alacak miktarının bu şekilde belirlenmesi, belirlenecek tüketim bedelinden, davalının müterafik kusuru nedeniyle indirim yapılarak bir karar verilmesi gerektiği-
Araç kira sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kazanç kaybı istemine ilişkin davada; kiraya verenin sözleşmenin tek taraflı feshi ile aracı süre bitiminden önce teslim almasının bu kapsamda sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğu; bu durumda davalı kiraya verenin tazminat sorumluluğunun bulunmadığı-
Davacı kiracının da işyerinin mühürlenmesine müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir işyeri bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu; bunun bir sonucu olarak da davacının aynı şart ve koşullarda kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği aynı nitelikli başka bir taşınmazı yeniden kiralayabileceği sürenin belirlenmesi gerekeceği, davalı kiraya verenin de bu süreye ilişkin kazanç kaybından sorumlu tutulması gerektiği-
Mahalli mahkemenin 17.11.2011 tarih ve 2006/358-377 E.K sayılı ilamı davacının temyizi üzerine dairemizin 24.5.2012 tarih ve 2012/3822-7820 E.K sayılı ilamı ile faydalı masraflara ilişkin hüküm kısmı sözleşme yapılırken kiralananın uzun süre kullanılacağı düşüncesiyle yapılan faydalı masraflardan kaynaklanan tazminat isteği ile ilgili olarak da söz konusu İmar Planının iptali istemli olarak İdare Mahkemesine açılmış olduğu anlaşılan dava dosyasının bulunduğu yerden getirtilerek imar planının hangi tarihte kesinleştiğinin, davalı tarafından dava konusu kira sözleşmeleri yapılırken imar planı ile ilgili değişiklikten haberdar olup olmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre tarafların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekir” diye bozulduğu; mahkemece bozmaya uyulduğu halde faydalı masraflara ilişkin bozma gerekleri yerine getirilmediğinin anlaşıldığı; bu nedenle bozma ilamında belirtilen hususlar üzerinde durularak TBK. 114 ve 50. maddeside nazara alınarak tarafların hukuki durumlarının belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlı olup kural olarak akdin süresinden önce feshinin mümkün olmadığı, kiraya verenin tek yanlı olarak akdi feshetmesinin ve kiralanana el koymasının sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğu, bu durumda davalı kiraya verenin kiracının kar mahrumiyetinden sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekeceği, TBK’nun 114/2 maddesi uyarınca haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanacağı, bu nedenle davalının kira sözleşmesine aykırı davranmasıyla oluşan sorumlulukta tazminattan indirim yapılmasını düzenleyen TBK’nun 52. maddesinin uygulaması gerekeceği, bu kapsamda davacı kiracının da akdin feshini müteakip kiracı olarak faaliyetini yürütebileceği yeni bir tarla bulma konusunda gerekli çabayı göstermek zorunda olduğu-
Davacı ortaklık tarafından, davalı şirkete, düzenlenen faturalarda çarpan değerinin yüksek uygulandığı ve bunun da fatura değerini yükselttiğine ilişkin bir dilekçe ile başvuruda bulunulmuşsa da, fatura değerinin yüksek olması nedeniyle belli bir miktarın belli süre içerisinde kendilerine ödenmesini talep ettiklerine dair bir ihtarda bulunulmadığından, bu dilekçenin davalıyı temerrüde düşürmeye yeterli bir ihtarname olmadığının kabulü ile davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü kanıtlanamadığından, asıl alacağa dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği-
Hatalı tahakkuk uygulanması sonucu dağıtım şirketi lehine doğan alacaklarda, tüketimin hesaplanacağı süre konusunda bir sınırlama getirmemiş, dolayısıyla gerek önceki Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği gerekse de dava tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tüketimin hesaplanması gerekeceği, ancak davalı şirketin hatalı tahakkuk nedeniyle davaya konu uyuşmazlığın doğduğu dosyadaki belgelerle sabit olup, bu nedenle kural olarak; davalı idarenin kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterdiği, davalının kusurlu olduğu, dolayısıyla BK.nun 98/2.maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK.nun 44. maddesi uyarınca müterafik kusurlu olduğunun açık olduğu-
Sözleşme hükümlerine dayalı tazminat istemlerinde, zararın ve zarar ile sorumlu arasındaki nedensellik bağının kanıtlanması gerektiği, davanın henüz zarar gerçekleşmeden önce erken açılması halinde reddi gerekeceği-
Kesinleşen kısıtlama kararının davalı bankaya tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalı tarafça kısıtlının banka hesaplarında işlem yapmasına göz yumularak kısıtlının zarara uğratıldığını ileri sürerek açılan tazminat davasında, davalı bankanın, basiretli bir tacir gibi hareket etmeyerek özen borcu ihlal etmiş olması karşısında, borca aykırılık durumunda haksız fiildeki ispat yükü yer değiştirmekte, bankanın kusurunu ispat yükünün davacı tarafa değil, kendi kusursuzluğunu ispat yükünün davalı bankaya yüklenmesi gerektiği-