TÜRK BORÇLAR KANUNU > - Genel Hükümler > - Borç İlişkisinin Kaynakları > - Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri > - D. Yargılama > Madde 74 - I. Ceza hukuku ile ilişkisinde
İnançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği- Taraflar arasında inançlı işlemin ispatı için yazılı bir delil yada delil başlangıcı yok ise de, davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma neticesinde, dava konusu taşınmazın davalıya devrinin tefecilik kapsamında olduğu belirlenerek, anılan temlik ile ilgili davalının mahkumiyetine karar verildiğine göre, Asliye Ceza Mahkemesinin taraflar arasında inançlı işlemin gerçekleştiğine dair kabulünün TBK'nın 74. maddesi kapsamında hukuk hakimini bağlayacağı- Hal böyle olunca; davada ileri sürülen inançlı işlem iddiasının sabit olduğu gözetilerek, TBK.'nın 97. maddesi gereği davacıya borç miktarını mahkeme veznesine depo etmesi için süre verilmesi, bu husus yerine getirildiği takdirde bu paranın davalıya ödenmesi koşulu ile tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de ceza mahkemesinin, maddi vakıanın tespitine ilişkin kararı hukuk mahkemesini bağlayacağı-
Davalının Askeri Mahkemede yapılan yargılaması neticesinde verilen "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı, ne kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden ne de maddi olgunun belirlenmesi yönünden bağlayıcı olmadığından, davaya konu eksik malzemeler bakımından davalının sorumluluğunun tayininde dosya kapsamı ile değerlendirme yapılması gerektiği- Eksik olduğu iddia edilen malzemelerden davalının sorumlu olmasını gerektirecek yeterlilikte delil bulunmadığından tazminat davasının reddi gerektiği-
Ceza mahkemesinin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de, maddi olgunun ve davalının sorumluluğunun tespiti açısından ceza dava dosyasının sonucu önem arz ettiğinden, kurum zararına dayalı alacak istemine ilişkin davada, ceza dava dosyasının kesinleşmesinin beklenilmesi gerektiği-
Davacının gerçek bir alacağı yoksa tasarrufun iptal davasının dinlenemeyeceği- Menfi tespit davasında "tefecilik suçundan cezalandırılmasına karar verilen alacaklı hakkında verilen 'hükmün açıklanmasının geriye bırakılması' kararı hukuk mahkemesini bağlamayacağından ve davacı-borçlunun dava konusu senet bakımından borçlu olmadığını ispat edemediği" gerekçesiyle davanın reddine kesin olarak karar verildiği anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasında davacı konumunda olan alacaklının alacağının kesinleşmiş olduğu ve bu durumda mahkemece, davacının alacağının gerçek olduğunun kabulü ile tasarrufun iptali davasının esasına girilmesi gerektiği-