Takip talebinde borçlunun adresinin mernis adresi ile aynı olduğu, mernis adresine çıkartılan tebligatın muhatabın o anda adreste bulunmaması, çarşıda olması sebebiyle muhatap yerine muhatap ile birlikte aynı çatı altında beraber ve sürekli oturduğunu beyan eden tebellüğe ehil babası ......... adına tebliğ edildiği, tebligatta tebliğ tarihinin ve tebliğ eden memurun adının yazılı olmadığı, kaşede 04.02.2019 tarihinin yer aldığı, Tebligat Kanunu 39 uncu maddeye göre, bu kanun hükümlerine göre kendilerine tebliğ yapılması caiz olan kimselerin o davada hasım olarak alakaları varsa muhatap namına kendilerine tebliğ yapılamayacağı, borçlu adına ödeme emri tebligatı icra takibinde borçlu olan babasına yapılmış olduğundan yapılan ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu 39 uncu maddeye göre usulüne aykırı olduğu, 18.04.2019 tarihli hacizde borçlunun hazır olduğu belirtilmiş ise de borçlunun adının yazmadığı, haciz tutanağında imzasının bulunmadığı, bu nedenle bu tarihin ıttıla tarihi olarak değerlendirilemeyeceği, borçlunun çalıştığı ............ adına maaş haciz müzekkeresinin 19.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, .................. tarafından müzekkereye verilen cevapta personel ............nın maaşından iki farklı icra dosyasından maaş haczi nedeniyle yapılan ödemelerin ardından şikayete konu icra dosyasının maaş haczi sırasına alındığı belirtildiğinden, borçlunun maaşından dava konusu icra dosyasından herhangi bir kesintinin yapılmadığı, bu tarihin de ıttıla tarihi olarak değerlendirilemeyeceği-
İİK'nın 82. maddesinin 1. fıkrasının 4. bendinde, borçlunun çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri haczedilemeyeceği düzenlenmiş olup, bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkının şahsi hak niteliğinde olduğu, iddiada bulunan kişinin çiftçilik yapıp yapmadığı ve haczedilen taşınmazın borçlunun ve ailesinin geçimi için zorunlu olup olmadığı araştırılarak sonuçlandırılması gerektiği, bu nedenle, henüz kendisine takip yöneltilmemiş mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesinin mümkün olmadığı, somut olayda, şikayetçi borçlunun yargılama sırasında ölümü nedeniyle maişet iddiasının dayanağı ve dolayısıyla haczedilmezlik şikayetinin konusu kalmadığından, mahkemece istemin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Gecikmiş itirazın ön koşulunun, usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olması olduğu- Tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini ilgili kişilerden sorup tespit ve tevsik edilmeden ve haber verilen komşunun kim olduğu açık bir şekilde tespit edilmeden yapılan tebligatın, bu hali ile 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmadığı anlaşıldığından usulsüz olduğu, bu durumda uyuşmazlığın İİK'nın 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 sayılı Kanun'un 32. maddesine göre çözümlenmesi gerekeceği- Borçlunun şikayet dilekçesinde, ayrıca gecikmiş itiraz deyimini de kullanmış olması, HMK’nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvurunun bu hali ile 7201 sayılı Yasa'nın 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayeti olduğu-
Mahkemece, Noterler Birliği'ne ..............İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne ve ............ Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevaplarından ve şikayetçi/ borçlu şirketin vekaletnamesinden, ödeme emrinin borçlu şirkete ait olmayan bir adrese tebliğ edildiği adresin "........... hukuk bürosu isimli" bir yere ait olduğu, Vergi Dairesinden gelen müzekkere cevabı ekindeki vekaletnameden, ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste faaliyet gösteren Avukatlık Ortaklığı'na verilen yetkilerin sadece mali işlerle ilgili vergi dairesinde yapılabilecek iş ve işlemlere yönelik olduğu, kaldı ki takibin ilamlı değil, genel haciz yoluyla ilamsız takip olduğu göz önüne alındığında TK m. 10 uyarınca muhatabın bilinen adresine tebligat çıkarılması gerektiği somut olayda ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğunun anlaşıldığı, TK m. 32 'de "Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur" düzenlemesine yer verildiğinden şikayetçinin öğrenme tarihi olarak bildirdiği tarihin aksi alacaklı tarafça iddia ve ispat da edilmediği, mahkemece aynı gerekçelerle şikayetin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği-
Somut olayda öğrenme tarihinin tespitine esas olmak üzere alacaklı tarafça ............ İcra Müdürlüğünün .........sayılı dosyaları üzerinden yapılan işlemler nedeniyle borçlunun takipten 09.02.2021 tarihinden çok önce haberdar olduğunu bildirdiği görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu yasa hükümlerine uygun biçimde saptanmış ise de, alacaklının borçlunun takibe muttali olduğu tarihin daha evvel olduğuna ilişkin itirazları kapsamında bildirmiş olduğu ........... İcra Müdürlüğünün .......... sayılı dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu takip dosyalarından yapılan işlemler nedeni ile borçlunun şikayete konu takipten ve tebligattan haberdar olup olmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bildirilen icra dosyasında borçlunun farklı bir vekille temsil edildiğinden bahisle icra dosyasındaki tebligattan haberdar olduğunun kabul edilemeyeceğine dair yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Borçlu adına “..............................” adresine çıkartılan satış ilanı tebligatının; "Adreste ............... Yemekçilik ikamet etmekte tanınmıyor” şerhi ile 01.12.2019 tarihinde iade edildiğinin görüldüğü, şikayetçi borçlu şirketin ticaret sicil adresine TK'nun 35. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, bu adrese gönderilen tebligatın, adresin kapalı olması ya da muhatabın adresten taşınmış olması şerhi ile tebliğ edilemeden iade edilmesinin zorunlu olduğu, şikayete konu tebligat tarihinden önce, borçlu şirketin ticaret sicil adresine çıkarılıp tebliğ edilmeden iade edilen tebligatın; " tanınmıyor" şerhi ile iadesi usulsüz olup, bu tebligat esas alınarak TK'nun 35/4. maddesine göre yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı-
Şikayetçi borçlunun tebligattan haberdar olduğunu bildirdiği tarihin aksinin davalı alacaklı tarafından iddia ve ispat edilemediğinden, 'bu takibin borçlunun tebligattan haberdar olduğu tarih' olarak kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Usulsüz tebligat halinde, TK. 32. maddesi uyarınca tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak bildirilen tarih olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- İlamsız icra takibinde itirazların, düzeltilmesine karar verilen tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde icra dairesine yapılması gerektiği- Alacaklının sunduğu Whatsapp yazışma içeriği belirsiz olduğundan ve ayrıca öğrenme tarihinin belirlenmesi açısından şikayetçi borçlunun bildirdiği tarihin esas olduğu, bu tarihin aksinin karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabileceği-
Davacının süresinden sonra 89/2 haciz ihbarnamesine itiraz ederek yeni adresini icra dosyasına bildirdiği, 89/3 haciz ihbarnamesinin itiraz dilekçesinden önce hazırlanarak davacıya gönderildiği, dolayısıyla davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353-(1)-b-2 maddesi uyarınca esastan kabulüne, ............ İcra Hukuk Mahkemesi'nin kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Borçlu şirketin vekilinin ........... tarihinde vekaletname sunan ve vekil sıfatıyla sisteme eklenen Av. .......... olmasına rağmen satış ilanının dosyada vekaletnamesi bulunmayan ve ne şekilde sisteme eklendiği anlaşılamayan Av. ..........'ya tebliğ edildiği, bu husus İlk Derece Mahkemesince de kabul edildiği halde TK'nın 32. maddesi ve TMK'nın 2. maddesi hükümleri uyarınca şikayetçi borçlu vekilinin satıştan çok daha önce haberdar olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmesinin dosya kapsamına aykırı olduğu, şikayetçi borçlu vekili Av. ................'a usulsüz de olsa bir tebligat yapılmadığından ve buna göre TK'nın 32. maddesinin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığından şikayetçi borçlu vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu gerekçesi ile HMK'nın 353/1-b(2) maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına, şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesinin yerinde olduğu-