İlk haciz özel alacağa ait olduğuna göre satış tarihinden önce haczi bulunan ........ Mal Müdürlüğü ve ......... Vergi Dairesi'nin kamu alacaklarından kaynaklanan hacizlerinin ilk hacze iştirak edeceği ve her iki kamu alacağının özel alacakla garameten pay alacağı- Ortak ve yöneticinin şirket borçlarından sorumluluğunun 6138 sayılı Kanun'un 35 ve mükerrer 35. maddeleri ile Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiği, o halde, borçlunun ortak ve yöneticisi olduğu şirket borçlarından sorumlu olabilmesi ve ........... Vergi Dairesi'nin şirketten olan alacaklarının sıra cetvelinde garameye dahil olabilmesi için anılan Kanun hükümlerindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, gerçekleşmişse, şirket borçlarından dolayı ayrı takip yapılıp usulünce kamu haczinin var olup olmadığı araştırılmadan karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun maaşına yazılan haciz yazılarının sıraya konularak bu sıra ile ödeme yapılmasının sıra cetveli olmadığı, sıra cetveline itiraz davalarında davalı alacağının gerçek olduğunu isbat etmek zorunda olmasına rağmen, maaş hacizlerinde üst sıralarda bulunan alacaklar aleyhine açılan davalar genel muvazaa mahiyetinde olup, bu davalarda genel isbat kurallarının geçerli olduğu, somut olayda mahkemece usulüne uygun düzenlenmiş bir sıra cetveli olmamasına rağmen isbat yükünün davacı yerine, davalıya yüklenerek sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan alacaklının alacak aslına itiraz edilmesi durumunda davanın genel mahkemelerde görüleceği, somut olayda davacı sıra cetvelinde 1. sırada yer alan alacaklının alacağının muvazaalı olduğunu iddia ettiğine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmesi gerekeceği-
Sıra cetvelinin düzenlendiği dosyada alacaklı şirketin ödeme emrinin 03.01.2006’da tebliğ edildiği, haciz tarihinin 14.4.2006 tarihli olduğu, haciz konulan gayrimenkullerin ise 05.12.2008 tarihinde satıldığı, davalının bu tarihe kadar satış talebinde bulunmadığı, davacının satış talebinin davalının satış talep etme süresini uzatmayacağı, davalı alacaklının İİK’nun 107. maddesinden yararlanma için kendi satış süresi içinde gayrimenkul satışının yapılması gerektiği ve bu açıklanan nedenle İİK’nın 107. madde şartlarının oluşmadığının anlaşıldığı, dolayısı ile davalının haczinin düştüğünün kabulü ile bu dosya yönünden de şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği- Davacı şirketin 21.10.2003 tarihinde ilamsız icra yoluyla icra takibini başlattığı itiraz üzerine açılan davanın 05.07.2005 tarihinde karara çıkması üzerine alınan ihtiyati haczin bu tarihte kesinleştiği bu tarihten itibaren davacının satış talebinde bulunmadığı gibi avans da yatırmadığı diğer dosyalardan yapılan satış talebinin davacı lehine hak sağlamayacağı, satış tarihi nazara alındığında dahi davacı haczinin düştüğü anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, dava dilekçesi ve duruşma günü davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilerek, iddia edilen hususlar hakkında savunma hakkı verilip, varsa usule ya da esasa ilişkin savunma ve delilleri üzerinde durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, adı geçen davalı tarafın yokluğunda dava görülerek hüküm tesisinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 1982 Anayasası ve 6100 sayılı HMK'da yer alan düzenlemelerin öngördüğü adil yargılanma hakkının ihlâli ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan doğru olmadığı-
Dava, sıra cetveline şikayet istemine ilişkin olup, birleşen şikayetçi şirketten temlik alan şirket vekili haciz tarihi itibari ile müvekkiline pay ayrılmadan sıra cetveli düzenlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş olup, sıra cetvelinde ilk sırada yer alan şirketin haczinin ve birleşen dosya şikayetçisi şirketten temlik alan şirketin haczinin aynı gün kesinleştiği ve paranın bu iki alacaklı arasında paylaştırılması gerektiği gerekçesi ile sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile iptaline karar verilmesinin doğru olmadığı- Hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi gerekirken, gerekçede yer alması gereken hususlara hüküm fıkrasında yer verilmesinin, özel olarak İİK'nın 17/1. maddesine ve genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğu-
Sıra cetveline gerek sıraya gerekse esasa itiraz ederek iptal talep edildiği takdirde, bu davaların asliye hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılacağı ve bu durumda mahkeme öncelikle sıraya şikayetin değerlendirmesi, şikayet haklı görülmediği takdirde esasa ilişkin itirazın sonuçlandırılması gerekeceği-
Aleyhine şikayet edilen alacaklılar murisi tarafından bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz işlemi uygulandığı ve satış talebinde bulunularak satış avansı yatırıldığı, icra müdürlüğü tarafından satış avansının eksik olduğundan bahisle tamamlanması için vekile tebligat çıkartıldığı, yapılan tebligatın murisin vefatı nedeniyle iade edilmesi sonrası aynı tebligat bu kez mirasçılar adına adı geçen kişiye tebliğ edilerek süresi içinde eksik avans icra veznesine yatırıldığından, alacaklı tarafından konulan haczin ayakta olduğu ve düzenlenen sıra cetvelinin de usulüne uygun olduğu anlaşıldığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline şikayet hakkı takip alacaklılarına tanınmış olup, borçlunun alacaklı sıfatı bulunmadığından ve kendisine pay ayrılmadığından, sıra cetveline karşı şikayet hakkı bulunmadığı gibi borçluya karşı husumet de yöneltilemeyeceği, husumetin, şikayetin kabulü halinde sırası değişecek alacaklılara yöneltilmesi gerekeceği-
Muvazaaya dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü davalıda olup, hisse devri sözleşmesi ve senetlerin her zaman düzenlenebilecek belgeler olması ve hem hisse bedeli hem de tarih itibarı ile birbirini doğrulamaması nedeniyle davalının alacağını kesin olarak ispat edemediğinden davanın kabulü gerektiği-