Karayolları Genel Müdürlüğünden davacının ......... ada ..... ve ........ parsel sayılı taşınmazlarından doğrudan Edirne – İstanbul otoyoluna çıkışının mümkün olup olmadığının sorulması gerekeceği, mümkün olduğunun anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmesi, mümkün olmadığının anlaşılması halindeyse de, dava konusu taşınmazların geçit hakkı ihtiyacının bulunduğu kabul edilerek geçit alternatiflerinin belirlenmesi ve bu bakımdan Türk Medeni Kanunu'nun 747. maddesi hükmü doğrultusunda, mahkemece kurulan geçit yeri paftasına işaretlenerek Karayolları Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, çıkışın karayolu bağlantısı nedeniyle gerek ilgili mevzuat ve gerekse can güvenliği açısından tehlike oluşturup oluşturmadığının veya davacının katlanabileceği boyuttaki harcama ile varsa sakıncalarının giderilip giderilemeyeceğinin ve bunun için ne yapılması gerektiğinin sorulması; karayoluna çıkış engeli bulunduğu saptanırsa ve bunun giderilme olanağı da yok ise diğer alternatifler üzerinde durulması, bu da mümkün değilse davanın reddedilmesi gerekeceği-
Mahkemece geçit bedelinin hüküm tarihine yakın bir tarihte bilirkişiye hesaplattırılıp davacıya depo ettirilerek karar verilmesi gerekeceği- Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanunu'nun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmemiş olması, ayrıca davanın niteliği gereği harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması ve dolayısıyla davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken, yargılama giderlerinin ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesinin doğru olmadğı-
Öncelikle bilirkişiler tarafından tüm ihtimaller değerlendirilerek uygun güzergahın belirlenmesi, kesintisizlik ilkesi gözetilerek kanal üzerinde geçit kurulmasına karar verilmesi durumunda ise, geçit irtifakı tesisi için gerekli teknik koşulların araştırılması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dosyadaki tapu kaydına göre aleyhine geçit kurulan 584, 585, 587 parsel sayılı taşınmazların maliklerinin davada taraf olarak yer almadıkları anlaşıldığından, adı geçen tapu kayıt maliklerine davanın yöneltilmesi, dava dilekçesi tebliğ edilerek taraf teşkili tamamladıktan sonra, davaya karşı savunmaları alınarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği- Geçit bedelinin hükümden önce davacıya depo ettirilmesi ve depo edilen bu bedelin aleyhine geçit tesis edilen taşınmazın maliklerine, karar kesinleştiğinde talep olmaksızın ödenmesine karar verilmesi gerekeceği- Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmesi gerekirken tapuya tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Dosya içerisinde yer alan dava konusu taşınmazlara ait kadastro paftası, çaplı kroki ve bilirkişi raporları incelendiğinde, davacının maliki olduğu taşınmazın genel yola cephesinin bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği, davacı tarafından gerekli masraflar yapılmak suretiyle maliki olduğu taşınmazdan bu yola çıkılıp çıkılamayacağının mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak belirlenmesi ve daha sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak, davacıya ait taşınmaz yönünden değerlendirme yapılarak geçit ihtiyacı içinde olduğunun tespiti halinde lehine geçit hakkı tesisi için alternatif güzergahlar belirlendikten sonra en uygun güzergah üzerinde davacının taşınmazı lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilmesi gerekeceği-
Davacının geçit irtifakı bedelini kabul etmiş olmasının o güzergahtan geçit hakkı tanımak için tek başına yeterli olmadığı, uygun güzergah belirlenirken tüm geçit alternatiflerinde, yükümlü taşınmazın da en az zarar görecek olanının belirlenmesi gerekeceği-
Davacının paydaşı olduğu 428 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümünün 3.700 m2 olduğu, bu taşınmaz lehine geçit hakkı kurulmasına karar verilen geçit güzergahının toplam yüz ölçümünün ise 2.592,40 m2 olduğu görülmüş olup, bilirkişilerce belirlenen bu güzergahta davacının taşınmazı büyüklüğünde davalıların taşınmazları üzerinden geçit hakkı tesis edilmiş olmasının fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi ile bağdaşmadığı- O halde mahkemece, fedakarlığın denkleştrilmesi ilkesi gözetilerek davacıya ait taşınmazın ana yola ulaşabileceği tüm alternatifler incelenerek, olumlu ve olumsuz yönleri araştırılmak suretiyle saptanacak en uygun güzergahtan geçit hakkı kurulması gerektiği-
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerektiği-
Aynı parselin iki ayrı geçit hakkı ile yükümlü tutulması sonucu taşınmazın ekonomik kullanım bütünlüğü bozulacağı, bu şekilde geçit hakkı kurulmasının, komşuluk hukuku ilkelerine ve taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibine ve en az zarar verecek yerden geçit hakkı kurulması ilkesine aykırı olduğu- Bu tür davalarda uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parseller üzerinden geçit kurulmasının tercih edilmesi gerektiği- Mahallinde yeniden keşif yapılarak başka parsellerden geçit alternatiflerinin araştırılması, dava dilekçesinde talep edilen yer dışında başkaca güzergahların tespiti halinde bu güzergahlardaki parsel maliklerinin davaya katılmalarının sağlanması, taşınmazın geçit hakkı kurulan kısmının değeri keşif tarihi itibari ile belirlenmesi, saptanan bu bedel depo ettirildikten sonra sonucuna göre bir hüküm kurulması gerektiği-