TBK. mad. 19 uyarınca muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan iptal davasında, davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve İİK. mad. 284'de öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü sürenin geçirildiğinin kabul edilmesinin hatalı olduğu-
Miras bırakanın oldukça ileri yaşta olması nedeniyle temlik tarihi itibariyle bakım ihtiyacı içerisinde bulunmakta ise de kendisine tüm çocukları tarafından sırasıyla bakıldığı, murisin özellikle bir parça taşınmazını devretmek suretiyle bakımını sağlayabileceği yerde, tüm mal varlığının yarısına yakın olan değerli üç parça taşınmazını davalıya temlik ettiği gözetildiğinde devirdeki asıl amacın bakım sağlamak değil mirasçılardan mal kaçırmak olduğu ve temlikin muvazaa ile illetli olduğundan iptali gerektiği-
1. HD. 28.03.2019 T. E: 2016/16186, K: 2273-
Saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini herhangi  bir zamanaşımı  veya  hak düşürücü  süreye  tabi  olmaksızın  her zaman isteyebileceği-Muris muvaazasında sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaşabilmek için davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerektiği ve bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesinde büyük önem taşıdığı, bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluğun olması gerektiği-
TBK mad.19'a uyarınca muvazaaya dayalı açılan iptal davası olduğuna göre muvazaalı işlemin diğer tarafı yani borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahısların da dava sonucuna göre hukuki durumları etkileneceğinden davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanmasında hukuki yarar olduğu- Davalıların danışıklı bir davranış içinde bulundukları tespit edildiği takdirde takip konusu alacağın tahsili için İİK 283/1-2 maddesi kıyasen uygulanarak tapu kaydının iptaline gerek olmadan davacının alacaklarını alabilmesi için dava konusu taşınmazların haczi ve satışı konusunda davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olarak cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesi gerektiği-
TBK mad. 19 uyarınca düzenlenen "dava konusu işlemlerin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı işlemin iptali" istemine ilişkin davada, davacının takip konusu alacağı çeke dayalı olup, dava konusu tasarrufların takip konusu borçtan önce yapıldığı görülmekte ise de, davacı vekiline takip konusu borcun doğumuna ilişkin temel ilişki konusunda delillerini sunması için süre verilmesi gerektiği-
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere,muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın  tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK mad. 283/1,2 maddesinin kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebileceği-
Yapısı itibariyle araçlar taşınır mal olmasına karşılık trafikte kayıtlı bir aracın mülkiyetinin geçişinin noterlerce ve trafik bürolarınca yapılması gerektiği- Muvazaalı işlemlerinin bağlayıcı bir sonuç doğurmayacağı- Dava değeri üzerinden dava açılırken yatırılması gereken 1/4 oranında alınması gereken harç eksikliğinin tamamlanması ve talebin TBK'nın 19.maddesi kapsamında incelenerek buna göre karar verilmesi gerektiği-
Davaya konu kooperatif üyelik ve durak hakkının davalının mülkiyetinde değilse kendisine ait olmayan hattı diğer davalıya mülkiyet olarak devir etmesinin (tasarrufta bulunmasının) mümkün olmayacağı- Dava konusu edilen hat üzerine haciz konulması ve hattın açık artırma ile satılmasının mümkün olmadığı, zira böyle bir hat, İİK'nda haczedilebilir bir mal, hak ya da alacak olarak öngörülmediği (12. HD. 27.04.2004 T.6198/10380; 3.12.2004 T. 20157/25034 kararları da bu yöndedir), kaldı ki muvazaa davası sonunda verilen bir kabul kararı üzerine cebri icra yetkisi verilecek bir hak da söz konusu olmayacağı, başka bir söyleyişle icra dairesince satışa çıkarılacak bir mal veya hak da bulunmayacağı, sonuçta davaya konu edilen kooperatif üyelik ve durak hakkı ile ilgili borçlunun yaptığı iptale tabi bir tasarruftan söz edilemeyeceği-
Takip konusu borcun tamamının mahkeme kararından sonra ödendiği anlaşıldığından mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmek üzere kararın bozulması gerektiği-