TBK'nun 19. maddesi gereğince muvazaa hukuksal sebebine dayalı davalılar arasında yapılan icra takibinin iptali istemine ilişkin davada, davalı borçlu aleyhine açılan aile mahkemesindeki dava dosyasının sonucu beklenerek davacının alacaklarının kesinleşmesi halinde, davalı borçlu tarafından davalı üçüncü kişi aleyhine yapılan muvazaalı olduğu iddia edilen dava konusu icra takibinin, TBK'nun 19 maddesi gereğince değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği, mahkemece "davalılar aleyhine yapılıp, kesinleşmiş bir icra takibi bulunmadığı ve dava ön şartının olmadığı" anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Muvazaaya dayalı iptal davasında, davacının 'muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını' ileri sürdüğü- İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı aynı zamanda davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde davacının tasarruf üzerinde İİK 283/2 maddesi gereği kıyasen haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Dava konusu taşınmaz davalı ...... tarafından, sadece çıplak mülkiyet olacak şekilde, dava dışı ......'ye satıldığından ve dava bedele ilişkin olarak açıldığından, davalı ...... yönünden taşınmazı elden çıkardığı tarihteki bedeli konusunda, 21.02.2019 havale tarihli bilirkişi rapor doğrultusunda, 31.03.2015 tarihi itibariyle (devir, yani taşınmazın elden çıktığı tarih) çıplak mülkiyetin 130.683.91TL olarak ve yine Hatay İcra Müdürlüğünün 2015/47477 takip sayılı dosyasındaki takip konusu olacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak nakden tazminatla sorumluluğuna karar verilmesi gerekeceği-
BK18 uyarınca davalı borçlu aleyhine başlatılan muvazaalı icra takibinde davalı borçlunun maaşına uygulanan haczini iptali istemine ilişkin davada, davacının amacının alacağın tahsilini sağlamak olduğu- "Davaının dayanağı icra dosyasının tahsil ve tasfiye edildiği, davanın konusuz kaldığı" beyan edildiğinden, ilgili icra dosyasının aslının getirtilerek bu konuda alacaklı ve borçlunun da beyanı alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. mad. 283/1,2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanmasına ilişkin olduğundan, üçüncü kişinin tazminatla sorumlu tutulamayacağı- Bu tür davalarda aciz belgesi alınmasına gerek olmadığı- Öncelikle davalıya taşınmazı devreden kardeşi dava dışı asıl borçlunun hukuku da etkileneceğinden davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gerektiği- Dava konusu taşınmazın alacak içeren mahkeme kararının kesinleşme tarihinden sonra dava dışı borçludan kardeşi davalıya devrettiği anlaşılmakla taraf teşkili sağlandıktan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirme tapılması gerektiği- Davacı talebinde mahkeme kararına dayalı tazminat ve nafaka alacağı olduğunu ileri sürerek dava dışı borçlunun alacağını ödememek için muvazaalı olarak taşınmazını kardeşi davalıya sattığını, muvazaalı yapılan işlemin iptali ile tapu kayıtlarının eski hale getirilmesini istemiş olup bu davasını TBK 19. maddesine dayalı olarak açtığından öncelikle davalıya taşınmazı devreden kardeşi davadışı asıl borçlunun hukuku da etkileneceğinden davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, dava konusu taşınmazın alacak içeren mahkeme kararının kesinleşme tarihinden sonra dava dışı borçludan kardeşi davalıya devrettiği anlaşılmakla taraf teşkili sağlandıktan sonra toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği-
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesinin yer aldığı- Kamu düzeninden olan 'doğru sicil oluşturma ilkesi' gereğince, hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü bulunduğu- Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre, mahkemelerce kurulan hükümlerin infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olması gerektiği-
TBK. mad. 19 uyarınca açılan muvazaalı işlemin iptaline ilişkin davada, davacının iddiasını kanıtlaması halinde, iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. mad. 283/1,2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanmasına ilişkin olduğundan, üçüncü kişinin tazminatla sorumlu tutulamayacağı- Bu tür davalarda aciz belgesi alınmasına gerek olmadığı- TBK mad. 19'adayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında icra takibinin yapılması şart olmayıp davacının davalı borçludan bir alacağının olması yeterli olduğu, bu nedenle davacının alacağı ie ilgili olarak davanın akıbeti araştırılarak kesinleşmesi beklenmeden İİK mad. 277 vd. maddelerinden kaynaklanan dava imiş gibi kesinleşmiş bir alacağın varlığının aranması ve alacak miktarı tam olarak belirlenmeden davalı borçlunun mal varlığının borcuna yetip yetmeyeceğinin bu aşamada belirlenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Tasarrufun iptali davasına konu ruhsat sahalarının dava dışı 4. kişiye devredilip devredilmediğinin araştırılarak, devredilmiş olması halinde davacıya seçimlik hakkı hatırlatılarak davayı 4. kişiye yöneltip yöneltmediği veya davayı nakden tazminata dönüştürüp dönüştürmediği sorularak 4. kişiye yöneltilmesi halinde dahili dava dilekçesi ve duruşma gününün 4. kişiye tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, davacının 4. kişi yönünden bildireceği deliller ile 4. kişinin bildireceği deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Davacının kendi alacağını akim bırakan bir işleme karşı, TBK. mad. 19 uyarınca bir dava açabileceği- Dava konusu takibin muvazaalı olduğunun anlaşılması halinde İİK. mad. 283 kıyasen uygulanarak, anılan takip dosyasının alacaklısının yaptığı tahsilatların davacıya iadesi gerekeceği gibi davacının alacağına kavuşma imkanının da doğacağı ve bu nedenle davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu- Davacılar, davalının maliki olduğu aracın karıştığı kazada murislerinin vefat etmesi nedeniyle davalı aleyhine dava açtığından (tasarrufun iptali davası için aranan şartların aranması yerine) davacının açtığı tazminat davası sonucu beklenerek davacının talebi doğrultusunda TBK 19 uyarınca yargılamaya devam edilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu- Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK. mad. 283/1,2 kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği, bu madde sadece davacıya haciz ve satış isteme yetkisinin kıyasen uygulanması olup üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına gelmemesi gerektiği- Dava konusu taşınmaz davalı borçlu şirket tarafından davalı üçüncü kişi Finansal Kiralama A.Ş.'ne,  onun tarafından da dava dışı A.Ş.'ne devredilmiş olup bu taşınmaz ile ilgili satışın iptaline karar verilmesi için taşınmazı devir silsilesi içindeki tüm satışların muvazaalı olduğunun ispatlanması gerektiği, davalı üçüncü kişiden taşınmazı devir alan dava dışı dördüncü kişi A.Ş.'nin de davaya dahil edilerek, taraf delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği- İİK’nun 277 vd. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasının en geç (ilk) tasarrufun gerçekleştiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılması gerektiği- Tasarrufun iptali davasının görülebilmesi için davacı alacaklı elinde geçici veye kesin aciz belgesi olması gerektiği- İİK. mad. 283./2 maddesi gereğince davanın bedele dönüşmesi halinde, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki malın değeri ile takip konusu alacak ve ferilerini geçmeyecek şekilde sorumlu olması gerektiği, böyle bir tesbit yapılmadan takip konusu alacağın üçüncü kişiden tahsiline karar verilmesi de hatalı olduğu-
Gerek, İİK. mad. 277 vd. gerekse TBK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali davalarında, borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması gerektiği- İcra takibine konu alacağın, tasarrufun yapıldığı tarihten önce var olup olmadığı hususunun, her iki tarafın ticari defter, kayıt ve konuya ilişkin sunulacak tüm belgeler üzerinde mali müşavir bilirkişiye inceleme yaptırılıp alınacak rapor sonucuna göre borcun gerçek doğum tarihi tespit edilerek bu koşulun gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması gerektiği-