Davacı tarafından ikinci kademede tazminat talebinde bulunulduğundan, tapu iptalinin reddine karar veren mahkemece bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekeceği- İ.lı işlemin yazılı delil ile ispatı gerektiği- Altsoy ile üstsoy arasındaki inançlı işlemin ispatında yazılı delil gerekli midir?
Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davanın “muris muvazaası” hukuksal nedenine dayanılarak açıldığı; murisin yeğeni olan davacının yasal mirasçılığı veraset ilamı ile sabit olup, muris muvazaasına dayalı dava bakımından dava ehliyetinin bulunduğu-
Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden yetki verilmesi gerektiği- Davacının danışıklı işlemde bulunduğunu iddia ettiği davalıdan bir alacağı bulunmadığından (davalı aleyhine açtığı nafaka davasından feragat etmiş olduğundan),  muvazaaya dayalı açıllan davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-
Davacının, dava dışı şirket ile kar payı ortaklık sözleşmesi yaparak sessiz ortak olduğu - Bir miktar ödemede bulunup ortaklık sertifikası aslını düzenleyen dava dışı X ile davalı şirketlerin Y Şirketler topluluğuna dahil şirketler olduğundan, tüzel kişilik perdesinin aralanması kuralı gereğince davalıların sorumluluğunun söz konusu olduğu-
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığından söz edebilmek için iki ayrı işverenin olması, mal veya hizmet üretimine dair bir işin varlığı, işçilerin sadece asıl işverenden alınan iş kapsamında çalıştırılması ve tarafların muvazaalı bir ilişki içine girmemeleri gerektiği- Davacı Veterinerlik Fakültesinde temizlik işçisi olarak alındığını, hayvan bakıcılığı ve çiftlik işlerinde çalıştırıldığını iddia etmiş, davacı tanığı temizlik dışında hayvanların yemlenmesi, süt sağımı, sütün süthaneye taşınması, hayvanların doğumunda gözetim gibi işlerin yapıldığını beyan etmiş, davacı SGK işyeri giriş ve ayrılış bildirgelerinde temizlik işçisi olarak görüldüğü, mahkemece yapılan işlerin ağırlığı ihale ile alınan işin temizlik işi olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiği, dosyada bulunan ihale şartnamelerinde genel temizliğin içerisine hayvan ve hayvan barınaklarının temizliği, bakımı, tarım alanlarının temizliği, tarım ürünlerinin ekimi, dikimi, toplanması gibi temizlik işinin ötesinde tarım işi niteliğinde işlerin temizlik adı altında işçilere görev olarak verildiği ve tanık beyanlarından bu işlerin bizzat yürütüldüğü anlaşıldığından, ihale şartnamelerindeki işin kapsamından verilen işin temizlik işi ile sınırlı olmadığı ve.üniversitenin sayılan tarım işlerinde davacı gibi çalışan kadrolu işçilerinin bulunması halinde muvazaanın varlığının kabulü gerektiği- Verilen iş baskın olarak temizlik işlerini aştığından Üniversiteye bağlı çalışan toplam tarım işçisi sayısı tespit edilerek 50 işçiden fazla işçinin tarım işlerinde çalışması halinde İş Kanunu uygulanabileceğinden buna göre ilave tediye alacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Davacı tarafından inançlı işleme dayalı olarak davalıya temlik edilen taşınmazla ilgili olarak, "İbraname ve Taahhütname" başlıklı belgede borcun ödenmesi konusunda bir tarih belirlenmiş ve bu tarih geçmişse de, davalının alacağına karşılık taşınmazı devraldığı halde, alacağından da vazgeçmeyerek davacı hakkında icra takibi yaptığı da gözetilerek, borcun tamamı ödenmemiş ise, TBK. mad. 97 uyarınca bir karar verilmesi gerekeceği- Birikmiş kira alacağı yönünden, davalı aleyhine daha önceden açılmış olan ve kısmen kabul edilen alacak davasının karar düzeltme aşamasında olduğu görüldüğü halde, anılan dava dosyasının neticesinin beklenmeden bu taşınmazla ilgili alacak davası yönünden sonuca gidilmesinin isabetsiz olduğu- Kendisini vekil ile temsil ettiren ve hakkında dava reddedilen davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekeceği-
Tanık anlatımlarından; mirasbırakanın ölünceye kadar davalı oğlu ile birlikte yaşadığı, yurt dışında birlikte çalıştıkları, Türkiye'de de birlikte hayvan alım satımı ile uğraştıkları, murisin taşınmazlarında yine davalının çalıştığı, elde edilen gelirlerin ise aile büyüğü olması sebebi ile mirasbırakan tarafından alındığı, dava konusu taşınmaz ile üzerindeki besihanenin de her ikisinin çalışması ve geliri ile edinildiği, murisin, davalı dışındaki çocukları ile de beşeri ilişkilerinin iyi olduğu, aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, öte yandan evrak arasına alınan tapu kayıtlarına göre murisin geride 6 parça taşınmazının bulunduğu, bu taşınmazları da mirasçıların kendi aralarında haricen taksim ettiklerinin anlaşıldığı, bu nedenle, dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu söylenemeyeceği-
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerektiği-
Dava konusu taşınmazlar üzerindeki haczin davacı bankanın bilgisi ile kaldırılarak satışın yapılması halinde, bu satışlar hakkında açılan tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Cebri icra ile yapılan satış taşınmazı satın alan davalılar yönünden tasarrufun iptali davasının reddi gerektiği- Borçluların annesinin ve yengesinin borçluların mali durumu hakkında bilgi sahibi olmamasının mümkün olmadığı, satışın miras taksimi nedeni ile yapıldığı da ispatlanamadığından, tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiği- Borçlu tarafından ortakları ile borçlular arasında organik bağ bulunduğu sabit olan davalıya fahiş bedel farkı ile satılan taşınmaz hissesi yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği- Davanın tefriki sonrası hakkında verilmiş bir karar olmayan kişi lehime vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olacağı- Hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle reddedilen davada maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Dava konusu taşınmaz davalı bankanın alacağı nedeni ile cebri icra yolu ile satılmış, alacaklı banka tarafından alacağa mahsuben satın alındıktan sonra iptali istenilen satış ile davalıya satılmış, davalı banka "bu satışa rağmen henüz borçludan olan alacaklarını tahsil edemediklerini, davacının talebi ile satış iptal edilse bile öncelikle kendi alacaklarının tahsil edileceğinden davacı açısından bedel kalmayacağını bu nedenle dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını", davacı ise "bankanın alacağını tahsil ettiğini" ileri sürdüğünden, öncelikle davalı bankanın alacağını tahsil edip etmediği, etmemiş ise ne kadar alacağı kaldığının tesbiti ile davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği-