Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği- Davacıların ara maliklerin iyiniyet durumlarını değerlendirerek bedel isteğine yönelik eldeki davayı açtıkları, mahkemece ön inceleme duruşmasında taraf delilleri henüz toplanmadan sonuca gidildiği anlaşılmakla, davacıların isteğinin "bedel"e ilişkin olduğu gözetilerek, bu isteğin değerlendirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre "muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı taşınmaz bedelinin tahsili'ne ilişkin davada, bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Miras muvaazasına ilişkin uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu, bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşıdığı, bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılması gerektiği- miras bırakan, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı -
İster İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında olsun isterse BK'nun 19.maddesine göre açılmış muvazaaalı işlemin iptali istemine ilişkin davalar olsun davanın görülebilmesi için iptali istenen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekeceği-
Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaanın, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü olduğu, söz konusu muvazaa da miras bırakanın gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istediği, ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devrettiği-Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de TMK 706, TBK 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebileceği-Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesinin, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlı olduğu-
Muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin davanın İİK. mad. 277'e dayalı tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi hatalı ise de, ortakları arasında organik bağ bulunan şirketler arasındaki taşınmaz üzerindeki fabrika ile birlikte devrinin muvazaalı olduğu anlaşıldığından sonucu itibari ile davanın kabulüne ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu-
Boşanma davası ve edinilmiş mallara katkı payı davası devam ederken, davalı kocanın kendisine ait taşınmazları meydana gelecek borçlardan kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğini ileri sürerek TBK. mad. 19 uyarınca davacı eş tarafından açılan tasarrufun iptali davasında, icra takibi ve aciz vesikası ibrazı zorunlu olmadığından mahkemece davacının dayandığı dava dosyasının sonucunun beklenilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda zamanaşımı söz konusu olmayıp, işlemin muvazaalı olması durumunda üzerinden bir zaman geçmesi halinde geçerli hale gelmeyeceği ve herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabilip, muris muvazaasına dayalı olarak dava açılmasının hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceğinden mirasbırakanın davalıya yaptığı temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı belirlenip karar verileceği-
Taraflar arasındaki boşanma davası devam ederken, davalı kocanın evlilik birliği içerisinde edinilen mallarını boşanma davası ve edinilmiş mallara katkı payı alacağı davası sonucunda meydana gelecek borçlardan kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak diğer davalılara devrettiği ileri sürülerek  muvazaa (TBK. mad. 19) nedeniyle açılan davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Elektrik aboneliği tesisinde oluşan muarazanın giderilmesine ilişkin davada, davalı (alacaklı) dağıtım şirketi davacının kendi nam ve hesabına işyerinde çalıştığını ve taşınmazı yeni kiralamış gibi muvazaalı hareket ettiğinden, muvazaa iddiasının araştırılarak hüküm kurulması gerektiği-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı İş Teftiş Kurulu Başkanlığında görevli iş müfettişleri tarafından tanzim olunan ve davacı şirket ile dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, davacı şirketin işçilerinin baştan beri dava dışı şirketin işçisi sayılması gerektiği yönünde tespitler içeren raporun iptali ile davacı şirket ile dava dışı şirket arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığının tespitinin talep edildiği davada, öncelikle uyuşmazlığın çözümü için gerek davacı şirket ile dava dışı şirket arasında gerek dava dışı şirket ile konsinye işçiler arasında ve gerekse davcı şirket ile konsinye işçiler arasındaki ilişkilerin hukuki niteliklerinin saptanması, davacı şirkette çalışan işçilerin işyeri özlük dosyalarının getirilmesi, davacı şirket ile konsinye işçi adı altında çalıştırılan ve resmi kayıtlarda davacı şirketin işçisi olarakdava dışı şirketin işyerlerinde çalıştıkları, bu işçilerin hangi işyerlerinde çalıştıkları, çalışma şekilleri, söz konusu işçilerin kim tarafından işe alındığı, işçilerin görev tanımları ve yaptıkları işler, çalıştıkaları işyerlerindeki işleyiş, çalışma şartları, işyeri kuralları ve uygulamaları, işçilerin izne çıkma tarihleri ile izin sürelerini kimin belirlediği,ücretlerinin kim tarafından ödendiği tespit edilerek, konsinye mal tedarik eden firmalar ile dava dışı şirket arasında imzalanan konsinye satış sözleşmesiuyarınca tedarik edilen malların mağazaya girişinden satışına kadar olan ekonomik, ticari, işletmesel ve mumuhasebe uygulamalarına dair süreçlerin belirlenmesi, konsinye mal tedarik eden firmalar ile dava dışı şirket arasında imzalanan konsinye satış sözleşmesi uyarınca satışı yapılan mallardan elde edilecek gelirin paylaşımı konusundaki fiili uygulamanın tespit edilmesi ve en önemlisi asıl-alt işveren ilişkisinin hukuki normatif düzenlemeler ve ilkelere göre belirlenmesi gerektiği, diğer taraftan iş müfettişi raporunun iptali hususunda sadece davacı şirket tarafından dava açıldığı ve salt bu davacı bakımından raporun iptaline karar verilmesi gerekirken, iptali istenen müfettiş raporunda ünvanı belirtilen tüm şirketleri kapsayacak biçimde iptal kararı verilmesinin isabetsiz olduğu-