Bir işlemin tüketici hukukuna tabi sayılabilmesi için tüketicinin ticari veya mesleki amaçla hareket etmemesi şart olduğu- "Kaldıraçlı alım satım alım işlemleri çerçeve sözleşmesinin" feshi ile uğranılan zararın tazminine ilişkin davada taraflar arasındaki işlemin tüketici işlemi olmayıp, yatırım amaçlı ticari iş olduğu ve bu haliyle uyuşmazlığın çözümünde 6502 sayılı Kanun kapsamına girmediği, 'Asliye Ticaret Mahkemelerinin' görevli olduğu-
Satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı dairede oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine-
Bankacılık işleminden kaynaklanan alacak istemine ilişkin uyuşmazlıkta tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Gelir Koruma Sigortası Poliçesine dayalı olarak sigorta tazminatının tahsili istemi-
Konaklama sözleşmesine dayalı menfi tespit istemine ilişkin davada taraflar arasında herhangi bir kira ilişkisi olmadığından ve 6502 s. K. mad. 83/2 uyarınca, somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girdiğinden, görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu-
Satılan maldaki ayıp "açık" ayıp niteliğinde ise, 4077 s. K. mad. 4 uyarınca malın teslim tarihinden itibaren otuz gün içinde ihbar edilmesi gerektiği- Konut ve villaların satışına ilişkin internet ilanlarında, reklam ve tanıtım broşürlerinde yer verilen olanakların gerçekte bulunmamasının açık ayıp mahiyetinde olduğu- Davacılar, satın aldığı bağımsız bölümün ekonomik değerini düşüren ayıpların açık ayıp mahiyetinde olduğu, davalıların da bu ayıbı gizlemek için herhangi bir hileye başvurmadıkları, davacının bu ayıplardan bağımsız bölümü satın aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceği ancak davacıların 4077 s. K. mad. 4 gereğince davalılara ayıp ihbarında bulunmadıkları anlaşıldığından, davanın reddi gerektiği- "Sosyal donatı alanlarının siteye ait olmayan bir başka taşınmaz üzerinde inşa edilmiş olmasının eksik ifa teşkil ettiği, bu hâlde on yıllık genel zamanaşımı süresi içerisinde tazminat talebinde bulunulabileceği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği-
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra oluşan banka kredi kartı uyuşmazlıklarında görevli mahkemenin, anılan kanunun 3/1-k-l, 73/1, 83/2 ve geçici 1. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde Tüketici Mahkemeleri olacağı-
Y.in kamu düzenine ilişkin olmadığı hâllerde tarafların yetki sözleşmesi (HMK m. 17) ile başka bir mahkemeyi yetkili kılabileceği gibi bu durumda yetki itirazının ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği, yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekeceği; yetki itirazında bulunan tarafın, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmek zorunda olduğu- 6502 s. Tüketici Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı- Mesken elektrik aboneliğinin bulunan davalı ile davacı arasındaki uyuşmazlığın sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı, sözleşmenin taraflarından birinin tüketici, diğerinin satıcı, uyuşmazlığın da tüketime konu mala ilişkin olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın 4077 sayılı Kanun kapsamında kaldığı- Mahkemenin hem yetkisine hem de görevine ilişkin bir itirazın ya da incelemenin söz konusu olduğu hâllerde mahkemenin öncelikle görevli olup olmadığı hakkında bir karar vermesi, görevsiz ise öncelikle görevsizlik kararı verip, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi ve yetki itirazı hakkında bu görevli mahkemede bir karar verilmesi gerektiği-
Tüketici işlemi niteliğindeki kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği-