Konut kredisi nedeni ile hayat sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin dava tarihi itibariyle, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı öngörüldüğünden ve dava tarihi itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükte olmadığından, davanın görülmesinde ticaret mahkemeleri görevli olduğu,ve TTK’nin 5/4. maddesi uyarınca müstakil asliye ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle asliye hukuk mahkemesi tarafından davaya devam edilerek karar verilmesi gerektiği-
Davacı mevduat sahibinin ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Satıcı, sözleşmeden başka ilan ve reklamlarda, broşür ve katologlarda vaat ettiği hususlar yönünden alıcı tüketiciye karşı sorumlu olup, sosyal tesislerin yapılmamış olmasının, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerektiği-
4077 s. TKHK mad. 30 gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, 818 s. BK’nun bu konudaki 198. maddesinin uygulanacağı, yani, gizli ayıpların, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması gerektiği- 4077 s. TKHK. mad. 4/4 gereğince, konut satışlarında zamanaşımı süresinin beş yıl olarak öngörüldüğü- Ayıp ağır kusur veya hile ile gizlenmişse, zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağından, açılan davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiği- Satış esnasında sunulan projede ve tanıtımlarda belirtilen ancak bunlara uygun olarak yapılmayan veya eksik yapılan işler nedeni ile davacının satın aldığı konutta oluşan değer kaybının ödetilmesi talebine ilişkin olarak, “açık ayıp”, “gizli ayıp” ve “eksik ifa” ayrımının yapılması hüküm oluşturulması açısından önem arzettiği- Mahkemece talep edilen hususların açık ayıp, gizli ayıp, eksik iş ayrımının somutlaştırılması ve 818 s. BK. mad. 198 gereğince, gizli ayıplar yönünden, bu ayıpların kullanım ve mevsimlerdeki yağmur, kar, güneş ve ısı durumları dikkate alınarak ne zaman oluştuğu yada oluşacağı ve bunu normal vasıflardaki tüketicinin ne zaman farkedebileceği ile bağımsız bölümün teslim tarihi ve ihbar tarihi de göz önünde bulundurularak, ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı hususunda toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerektiği-
Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği- Banka kredi kartı sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığa tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği-
Davacı tüketicinin, bankacılık işleminden kaynaklı alacak istemine ilişkin davaya tüketici mahkemesinde bakılması gerektiği-
Kredi kartı borcundan kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen icra takibe yapılan itirazın iptali için açılan dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 s. Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca uyuşmazlığı çözmeye görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu-
"Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi"ne dayalı tazminat istemine ilişkin dava, sigorta sözleşmelerinden doğan riziko tazminatı alacağına (TTK. mad. 1401 vd.) ilişkin olduğu gibi, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu anılan TTK.nun 1473. maddesinden kaynaklanmakla olduğundan, ihtilafın TTK hükümleri uygulanmak suretiyle çözüleceği ve bu nedenle davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği- Mahkemece sigorta sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin tüketici işlemi olduğu ve 6502 s. Kanun gereği tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
OHAL tazminatının ödenmesi istemine ilişkin dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 s. Kanun gereğince, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu bankacılık işleminin de tüketici işlemi sayıldığı ve bu nedenle, davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu-
Off shore'dan kaynaklanan davada, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle "tüketici", dava konusu bankacılık işleminin de "tüketici işlemi" sayıldığı, ve davaya tüketici mahkemesinin bakmakla görevli olduğu-