Borçluya gönderilen bir 103 davetiyesi bulunmadığı ve borçlunun hacizlerden daha önce haberdar olmadığı görüldüğünden, borçlunun, meskeniyet şikayeti tarihinde hacizden haberdar olduğu ve bu başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiği-
Yargıtay’ın istikrar kazanan uygulamasına göre borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı-Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı üçüncü kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekeceği- Dava konusu kule vinçle ilgili davacı banka ile takip borçlusu arasında yapılan finansal kiralama sözleşmesinin gereklerinin yerine getirilip getirilmediği ve bu doğrultuda mülkiyetin halen hangi tarafta bulunduğunun belirlenmesi amacıyla, davacı bankaya müzekkere yazılmışsa da buna dair müzekkere cevabı beklenmeden dosya karara bağlanmış olduğu ancak bu konuda yazılan müzekkerenin cevabının beklenmesi, gerekirse tekit edilmesi ve mülkiyetin halen hangi tarafta bulunduğunun ayrıca değerlendirilmesi de gerekeceği-
Haczedilmezlik şikayetinin, haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapılması gerektiği- Borçluya hacze ilişkin tebligat yapılmamış ise, borçlunun bildirdiği öğrenme tarihinin esas alınacağı- Tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sistemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Teb. K. mad. 21/2.'ye göre tebliğ işlemi yapılamayacağı; kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak tebligat gönderilmesi, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh verilerek 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkartılması gerektiği- Alacaklı vekili tarafından, borçlu vekiline gayrimenkul satış ilanı tebliği de yapıldığı iddiası da dikkate alınarak bu tebliğ işleminin değerlendirilip, mahkemece öncelikle borçlunun usulsüz tebliğ şikayetinin değerlendirilmesi ve tebligatın usulsüz olduğu tespit edilirse istemin öğrenme tarihine göre yasal süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği- Şikayete konu meskenin değerinin 185.000 TL olduğu, borçlunun haline uygun meskenin ise 180.000 TL'ye alınabileceği belirlendiğine göre, mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile mahcuzun 180.000 TL altında satılmamasına karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazla ilgili olarak tapuda 31.07.2014 tarihinde haciz şerhinin işlenip, borçluya, İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin tebliğ edilmeyip, borçlunun hacizlerden 21.10.2015 tarihinde haberdar olduğunu beyan ettiğinden 21.10.2015 tarihinde yapılan meskeniyet şikayetinin 7 günlük süre içerisinde olup incelenmesi gerektiği-
103 davetiyesinin borçluya tebliğ edildiğine ilişkin tebligat mazbatasının dosyada bulunmadığı görüldüğünden, borçlunun icra mahkemesine sunduğu dilekçesinde belirttiği tarihin, öğrenme tarihi kabul edilerek başvurunun süresinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği- İcra ve İflas Kanununda taşınmaz haczinin yenilenmesine dair bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkının olduğu-
Borçlunun mal beyanında bildirmiş olduğu malların haczedilmezlik iddiasından feragat etmiş olmayacağı- Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazlara, tapuda haciz şerhinin işlendiği, borçluya İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiye tebliğ edilmediği, borçlunun hacizlerden haberdar olduğunu beyan ettiği anlaşılmakla, bu tarihte yapılan meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği- Borçlunun şikayete konu hacizlere muttali olduğu kabul edilen mal beyanı dilekçesinin dosyaya sunulduğu ancak şikayete konu icra dosyasından herhangi bir bilgi alınmadığı anlaşıldığından, bu mal beyanı dilekçesi ile borçlunun şikayete konu haczi öğrendiğinin kabul edilemeyeceği-
Borçluya 103 davetiyesi tebliğ edilmediği, borçlunun hacizden en erken haberdar olduğu tarih kıymet takdirine ilişkin keşfin tarihine göre meskeniyet şikayetinin süresinde olduğundan, mahkemece meskeniyet şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Anonim şirkette, payın, hisse senedine bağlanmasının zorunlu olmadığı- Eğer pay, hisse senedine (veya ilmuhabere) bağlanmazsa, çıplak pay olarak kalacağı ve hisse senedine bağlanmamış (çıplak) payın da hisse senedi gibi haczedilebileceği-  Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmuhaberi çıkartılmamışsa, borçlunun şirketteki (çıplak) payın, icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedileceği (İİK. mad. 94/1 c.3);  buna göre, çıplak pay hissesinin haczine karar veren icra müdürünün, bu hacizle ilgili muhafaza tedbiri almak için mahalline (anonim şirket merkezine) gitmek zorunda olmadığı, anonim şirkete bir ihbarname göndermekle de yetinebileceği- İcra müdürlüğünce borçluların şikayetçi şirketteki hisselerinin haczi için şirket merkezine gidildiği, alacaklı vekilinin talebi ile icra memuru tarafından, hisselerin haczedilerek pay defterine işlenmesi için şikayetçi şirkete üç gün süre verildiği, İİK'nun 103. maddesi uyarınca tebliğ yerine geçmek üzere haciz zabtının bir suretinin şikayetçi şirkete verildiği görüldüğünden, mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla adı geçen anonim şirketlerin resmi kayıt, defter ve belgeleri incelenmek suretiyle, İİK'nun 103. maddesi gereğince tebligatın yapıldığı tarihler itibariyle tarih itibariyle pay senedi çıkarılıp çıkarılmadığı araştırılarak, İİK'nun 94. ve 88. maddeleri uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği-
Ödeme emrinin borçluya 31.08.2015 tarihinde tebliğ edildiği, icra takip dosyasından düzenlenen 103.madde davetiyesinin ise 16.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği; borçlu, sadece 31.08.2015 tarihli ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış olup, 103 davetiyesi tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre, en geç anılan bu davetiyenin tebliğ edildiği tarihte borçlunun takibi öğrendiğinin kabulü ile bu tarihe göre borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğünü ileri sürülerek tebliğ tarihinin düzeltilmesine yönelik şikayetin süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği-
Borçluya İİK'nın 103. maddesine ilişkin davetiyenin tebliğ edilmediği ve bu durumda, borçlunun taşınmaz üzerine yapılan hacizlerden en erken dilekçe tarihinde haberdar olduğunun ve yapılan meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabulü gerektiği- Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği- Zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipoteklerin, adı geçenin, daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engelleyeceği- Şikayete konu taşınmaz üzerinde ipoteği bulunan banka ile borçlu arasında imza olunan kredi sözleşmesi gereğince (mortgage kredisinin teminatı olmak üzere) adı geçen banka lehine kurulan ipoteğin, sosyal amaçlı kredinin teminatını teşkil etmesi ve dolayısıyla zorunlu ipoteklerden olması karşısında, borçlunun, meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunmasına herhangi bir engel bulunmadığı-