Haciz sırasında hazır bulunmayan borçluların, haciz tutanaklarının yasal şartları taşımadığını ileri sürerek şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurabileceği-
Somut olayda, şikayete konu hacize ilişkin olarak icra dosyasından borçlu ...’e 08.03.2018 tarihinde 103 davet kağıdının tebliğ edildiği, borçlunun 04.03.2019 tarihinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu, şikayetinde 103 davet kağıdı tebligatının usulsüz olduğunun ileri sürülmediği; meskeniyet şikayetinin 7 günlük yasal süresinde yapılıp yapılmadığı hususunun kamu düzenine ilişkin olup, bu hususun re’sen gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, borçlunun meskeniyet şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal 7 günlük süreden sonra olduğundan mahkemece, istemin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tebligat Kanunu mad. 28/2'de belirtilen adresi meçhul olanların ancak gerçek kişi muhataplar olabileceği- Tüzel kişilerin adresi meçhul olamayacağından adres araştırması yapılamayacağı ve bu nedenle ticaret sicilinde kayıtlı adresi gerçekte var olmayan şirketin başka adresinin bulunup bulunmadığı araştırılmadan ilân yoluyla tebligat yapılabileceği- Kendisine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılamayan borçlu tüzel kişi hakkında adres araştırması yapılması gerekmediğinden, satış ilânının borçlu şirkete Tebligat Kanunu’nun 28. maddesine göre ilânen tebliği usulüne uygun olduğu- "Ticaret sicilinde kayıtlı adreste 2 nolu binanın bulunup bulunmadığının belediyeden sorulması ve borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresinin fiilen hangi adreste olduğu yönünde zabıta araştırması yapılması gerektiği" görüşü ile "borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı adresi mevcut olmayan bir adres olduğundan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılamayacağı ancak öncesinde borçlu şirketin adresinin araştırılması gerektiği, yapılacak araştırma ile borçlu şirketin hangi adrese taşındığının, hâlen hangi adreste bulunduğunun tespit edilmesi imkânının olabileceği, icra dosyası kapsamındaki adres araştırmasının yeterli kabul edilerek doğrudan ilânen tebliğ yapılmasının mümkün olmadığı" şeklindeki görüşlerin HGK çoğunluğunca kabul edilmediği- İki adet taşınırın ihalesinin feshi talep edildiğinden, icra mahkemesince borçlu aleyhine iki adet taşınırın ihale bedellerinin yüzde onu oranında para cezası hükmedilmesi gerektiği-
Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, İİK'nin 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenemediğinden, borçlunun davalı sıfatı ile istihkak iddiasının reddine ilişkin davaya katılmasının sağlanması gerektiği-
Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve kıymetli şeyleri icra dairesinin muhafaza edeceği ve bu şeylerin haczi için icra dairesi tarafından el konulmasının geçerlilik şartı olacağı- Anonim şirket hisselerini temsil etmek üzere çıkarılan geçici pay senedi ilmuhaberlerinin, kıymetli evraktan sayıldığı bu nedenle, bu evrakın haczi için fiilen el konulmasının zorunlu olduğu-
Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise, davada taraf olarak gösterilmesi gerekli olmadığı- Somut olayda, borçlu şirkete İİK'nin 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmemiş ise de, eldeki dava tarihinden önce 06.07.2015 tarihinde vekili aracılığı ile takip dosyasına ibraz ettiği dilekçesinde, ‘mahcuzun Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında üçüncü kişi şirkete ait olduğu’nu beyan ettiği anlaşılmıştır. O halde, borçlunun, davacı üçüncü kişi T. Bankası A.Ş.nin istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenmiş olduğundan, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı- O halde davada husumet ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği- Bu durumda mahkemece, dava dilekçesinde, ‘davalı olarak gösterilen borçlu hakkında taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yokluğundan davanın reddine’ karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde borçlu hakkında esasa ve aleyhine olacak şekilde yargılama giderlerine ilişkin karar verilmesi doğru görülmediği-
İstihkak davalarının, icra takip dosyaları ile sıkı şekilde bağlantılı olduğu, dava dilekçesi ve duruşma gününün, takip dosyasını takip eden ve hacizde alacaklı vekili olarak hazır bulunan vekile tebliğ edilmesi gerekirken, davalı asile tebliğ edilmesinin hatalı olduğu- Borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumu belirli veya borçlunun duruşmalara dahil edilmesi, işin esasına etki etmeyecekse, davada taraf olarak gösterilmesinin gerekli olmadığı- Haciz kararlarından haberdar edilmeyen, İİK'nın 103. maddesine göre davetiye tebliğ edilmeyen borçlunun istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenmediğinden bahisle davaya katılmasının gerektiği-
Yokluğunda alınan haciz kararlarından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlunun, istihkak iddiasına karşı tutumunun belirlenemediği, bu nedenle borçlunun davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için, davacı 3. kişiye süre ve imkan verilerek taraf teşkilinin sağlanması gerektiği-
İcra ve İflas Kanunu'nda, taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessesenin mevcut olmadığı her haczin yeni bir şikayet hakkı doğuracağı-
Borçlunun eşi , davacı 3. kişinin de oğlu olan kişinin, üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı- Davacı 3. kişi, borçlu ve hacizler sırasında hazır bulunan kişiler (borçlunun görümcesi, borçlunun eşi, davacı üçüncü kişinin oğlu) arasındaki anılan akrabalık bağı ve davaya konu haciz tutanağının bir suretinin 103 davetiye yerine kaim olmak üzere borçlu adına tebellüğe yetkili hazirunlara tebliğ edildiğine dair şerhin varlığı ile haciz yapılan yerin bir işyeri olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde davanın süresinde açılmadığının kabulü gerektiği- Haciz bir işletme için olağandışı bir gelişme olup; haciz sırasında hazır bulunanın davanın taraflarıyla olan akrabalık bağı da dikkate alındığında, davacı 3. kişinin hacizlerden 3 ay sonra haberdar olduğunu iddia etmesi hayatın olağan akışına da uygun düşmediği-