Kiralananın tahliyesi istemi-
Erken tahliye nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine-
Davalı şirketin tüzel kişiliği sona ermesiyle vekalet sözleşmesinin kendiliğinden son bulacağı ve b durumda davalı şirket davada vekille temsil edilmediğinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceği-
Kesinleşen icra takibi nedeniyle kiralananın tahliyesi istemi-
Kira alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye istemi-
Kiracılığın tespiti ,muarazanın giderilmesi, birleşen dava ise ihtiyaç nedeniyle tahliye, cezai şartın tahsili istemi-
İtirazın iptaline ilişkin davada, harca esas değer gözetilerek reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, davacı vekilinin temyiz dilekçesindeki kabul edilen miktar da gözetilerek, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu miktarı aşacak şekilde maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesinden öngörülen “Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul ve sulh nedenleriyle; delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesinden önce giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, karar gereğinin yerine getirilmesinden sonra giderilirse tamamına hükmolunur.” hükmü gözetilmeden davalı yararına nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin içeriğinin irdelendiği sözleşmenin halen ayakta olduğunun saptandığı ve böylece yapılan değerlendirmenin işin esasına yönelik bir değerlendirme olup yerel mahkeme kararını dava şartı yokluğu nedeni ile usülden verilmiş bir red kararı niteliğinde olmayıp esastan verilmiş bir red kararı niteliğinde bulunduğundan, yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihindeki AAÜT gereğince nispi vekalet ücreti verilmesi gerektiği-
Taraflar arasında, davaların görüldüğü sırada da devam eden bir hukuki danışmanlık sözleşmesinin mevcut olması ve özellikle bu sözleşmedeki "...müvekkilin dava ve takip işleri, danışmanlık hizmetine dahil değildir. Bu işlere ait ücretler, dava ve takip konularının içeriklerine göre taraflarca değerlendirilecek, karşılıklı mutabık kalınması halinde, ayrıca ücretlendirilecektir..." şeklindeki özel düzenleme karşısında, davacı ve davalı arasında hiçbir yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığının kabul edilemeyeceği- Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini, “danışmanlık hizmeti” ile “dava ve işler” şeklinde, birbirinden bağımsız olarak değerlendirmenin isabetsiz olduğu- Davalar yönünden vekalet ilişkisinin, taraflar arasındaki “danışmanlık hizmeti” konusundaki ilk ve esas sözleşmede yer verilen özel bir düzenleme sonucunda gerçekleştiği açık olup “Hizmet Hukuk Müşavirliği” olarak adlandırılan, hizmet ve vekalet sözleşmelerinin unsurlarını kapsayan, karma nitelikteki bu tip danışmanlık sözleşmelerinin, Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesinde öngörülen sınırlandırmalardan bağımsız olarak geçerli olarak kabul edildiği ve bu konudaki ihtilafların da, tarafların serbest iradeleri ile düzenledikleri ve geçerli olan bu sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği- Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi bütün olarak değerlendirip, dava konusu uyuşmazlığın da, sözleşmedeki özel düzenleme esas alınarak çözümlenmesi gerektiği- Tahkim davalarını takip edip sonuçlandıran davacı avukatın, vekalet ücretine hak kazandığı ancak gerek danışmanlık sözleşmesinin gerekse bu sözleşmedeki özel düzenlemenin gereğini yerine getirmeyen, davalı müvekkiline ücret konusunda bilgi ve hesap verip, olası bir mutabakat sağlamayan davacının, edimlerini ve vekalet sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmasının, kendi lehine sonuçlar doğurması kabul edilemeyeceğinden, mahkemece, söz konusu tahkim davalarında, davacı avukatın, davalıya sağladığı hukuki yardım nedeniyle sarf etmiş olduğu emek ve mesaisine karşılık, hak ve nesafete göre alması gereken vekalet ücreti tespit edilip, tespit edilecek bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiği-