Davalının yönetici sıfatıyla ortak kullanıma konu hidrofor için yaptığı başvurunun, idarece kişisel abonelik olarak kabul edileceğini öngörmesi ve bu nedenle sözleşmeye yönetici sıfatını da ekleyerek imza koymasını beklemenin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, salt sözleşmede yönetici sıfatının kullanılmamış olmasının aboneliğin kişisel abonelik olarak ele alınmasını ve dolayısıyla borcun da sözleşmede sıfatı belirtilmeyen ancak idarece bu sıfatı malum bulunan davalının kişisel borcu olduğunun kabule yeterli bulunmadığı, davalı halen yönetici de olmadığından takibin ve eldeki davanın davalı eski yöneticiye yöneltilmesinin olanaklı olmadığı-
4077 sayılı Kanun’un, ticari dağıtım zincirinin nihai halkasını oluşturan ve ekonominin nihai hedefi olan tüketicinin, satıcı karşısında daha etkin olarak korunması gereğinden hareketle düzenlendiği ve bu koruma anlayışının tüketici hukukunun temelini oluşturduğu - 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanların genişletildiği; konut ve tatil amaçlı taşınmazların da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edildiği, bu nedenle de tüketicinin, satışa konu konutta açık veya gizli ayıpların ortaya çıkması halinde 4077 sayılı Kanunun himayesine sığınabileceği – Davalı (satıcı-yüklenicinin) satıcı sıfatıyla inşaatı tamamlamadan veya kat mülkiyeti oluşturmadan satışa sunduğu taşınmazı konut olarak kullanılmak üzere ticari ve mesleki olmayan amaçla satın alan davacının tüketici, davalının da satıcı sıfatını taşıdığı; anılan Kanunun 23. maddesinde; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara Tüketici Mahkemelerinde bakılacağı-
Kredi kartı borçlusu olan davalının 5464 sayılı yasadan faydalanmasının, yasanın yayımlandığı tarihten itibaren 60 günlük süre içinde kredi kartı veren kuruluşa veya avukatına yazılı olarak müracaatına bağlı olduğu-
4077 sayılı yasa ile üretim aşamasında bilgi sahibi olmadığı malları veya sunulan hizmetleri satın alan ve sözleşmede satıcıya karşı zayıf durumda olan tüketicinin, sonradan bu mal veya hizmetlerin ayıplı çıkması sonucu doğan zararının tazmin edilmesinin amaçlandığı, satışa konu edilen konutta açık veya gizli ayıpların ortaya çıkması halinde, 4077 sayılı Kanunun himayesine sığınılabileceği; konut alım satımına dair uyuşmazlıkların 4077 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi için mutlaka yapılmış olan konutun veya kat mülkiyeti oluşturulmuş konutun alım-satıma konu olmasının söz konusu olmadığı-
Tüketici Mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanmakta olup; bu yargılama usulüne göre bakılan dava ve işlerin adli ara vermede de görüleceği, dolayısıyla temyiz süresi dahil tüm yasal sürelerin de adli ara vermede işlemeye devam edeceği-
“Tüketici”; bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiler olup, takip dayanağı ‘Kooperatif Kredileri Sözleşmesi’ olup, söz konusu kredinin kullanılabilmesi, kredi borçlusunun esnaf ve sanatkârlar kooperatifi üyesi olması dolayısı ile esnaf sıfatını taşımasına koşuluna bağlı olarak verildiğinden ve bu kredi, esnafın özel hayatı ile ilişkili de olmadığından “tüketici” sıfatını taşımayacağı ve uyuşmazlığın genel mahkemelerde görülmesi gerekeceği-
Davaya konu uyuşmazlığın, gerek Özel Dairenin bozma kararından ve gerekse Yerel Mahkemenin direnme hükmünden daha sonra yürürlüğe girmiş olan 5464 S.K. nun Geçici 4. Maddesindeki düzenleme çerçevesinde Yerel Mahkemece yeniden ve ayrıca değerlendirilmesi; bu meyanda, davacının 5464 S.K. nun Geçici 4. Maddesi uyarınca, borcunun yeniden yapılandırılması istemiyle yasal 60 günlük süre içerisinde davalı Bankaya veya avukatına bir başvuruda bulunmuş olup olmadığının araştırılması; bu araştırma sonucunda davacının yasal süre içerisinde başvuruda bulunmadığının saptanması durumunda, uyuşmazlığın şimdiki gibi 4822 S.K. çerçevesinde ve ancak Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamında açıklanan esaslara uygun şekilde çözülmesi; başvurunun varlığı saptandığı takdirde ise, durumun 5464 S.K. nun Geçici 4. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve ortaya çıkacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Tüketici Kredi Sözleşmesinin uyarlanması istemine ilişkin olan davaya bakmak, tüketici mahkemelerinin görevine girmekte ve mahkemelerin görevi, dava şartlarından olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece, dosyanın Tüketici Mahkemesi sıfatı ile bakılmak üzere Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin gerekeceği-