Davalının işlettiği tatil köyünde davacıların konakladığı dönemden kısa bir süre sonra yapılan denetimlerde sağlığa zararlı, son kullanma tarihi geçmiş ve menşei de tespit edilemeyen et ürünleri ve bu arada ayrıca domuz etinin de tespit edildiği görüldüğünden, davacıların kaldıkları dönemde kendilerine de bu etlerden yedirildiği kanaatiyle açtıkları manevi tazminat isteminin kabulü gerekeceği- Hakimin, hem tüketici hukukunu ve hem de açıkça atıf yapılan diğer yasal düzenlemeleri gözeterek, hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şümulünün derecesini tayin eyleyeceği; hususi zararı da nazara alarak cismani zarara uğrayan kimseye manevi zarar namıyle adalete uygun tazminat verilmesine karar verebileceği-
Maktu harca tabi davaların reddine ve kabulüne dair kararlar ile nispi harca tabi davaların reddine dair kararların temyiz edilmesi halinde temyiz tarihindeki 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca kararı temyiz eden taraftan maktu temyiz karar harcı ve temyiz başvuru harcı alınması gerekeceği, nispi harca tabi davaların kabulüne ilişkin kararların temyizi halinde ise, mahkemece hükmedilen miktar üzerinden hesaplanacak nispi karar ve ilam harcının dörtte birinin temyiz karar harcı olarak alınacağı-
Davacının 22.01.2008 tarihinde satın aldığı aracın, sonradan oluşan önden gelen ses nedeniyle 28.08.2008; 10.09.2008 ve 15.10.2008 tarihlerinde servise götürüldüğü ve davalı tarafından ücretsiz onarımının yapıldığı anlaşıldığı, araçtan sürekli yararlanamamanın gerçekleştiği, davacı için sözleşmeden dönme koşulunun oluştuğu ve davanın kabulünün gerektiği-
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabulü için, taraflardan birinin satıcı, diğerinin tüketici sıfatını taşıması, alışverişe konu olan malın ise Kanunun 3.maddesinde yazılı mal kavramı içerisinde yer alması gerekeceği-
İnfazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulması gerekeceği-
Adi ortaklık sözleşmesinin, borçlandıran bir hukukî işlem niteliğinde olduğu için, sermaye koyma taahhüdünde bulunan ortakların, bu taahhüdünü hiç veya gereği gibi ifa etmemiş olmalarının sözleşmenin kurulmasını engellemeyeceği, adi ortaklıkta, ortakların birlikte yaptıkları sözleşmelerde temsil söz konusu olmayacağı ve bu durumda ortakların müteselsil sorumluluğu doğacağından arsa maliklerinin de kendilerinden alınan sözleşme yapma yetkisine dayanılarak, davacılara satılan konutun teslim edilmemesinden dolayı, satış sözleşmesini gerçekleştiren şirket ile birlikte davacılara karşı müteselsilen sorumlu oldukları- Ceza dava dosyasının sonucunun beklenilmesinin alacak davası yönünden sonuca etkili olmayacağının kabul edilmesi halinde, eldeki davanın da yargılamasını uzatacağı gerekçesi ile ceza dava dosyasının beklenilmesine gerek bulunmadığı-
Ayıplı olduğu ileri sürülen ürünün yenisi ile değişimi istemine ilişkin davada, eldeki davada, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 26.06.2012 tarihinde, uygulanacak temyiz ( kesinlik ) sınırı 1.690,00 TL; kararı temyiz eden davalı aleyhine değiştirilmesine hükmedilen ürünün değeri ise 1.449,70 TL olup, açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün olmaması gerekeceği-
Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin ancak değeri “beşyüzmilyon liranın altında” bulunan uyuşmazlıklar için vereceği kararlara karşı onbeş gün içerisinde tüketici mahkemesinde itiraz edilebileceği, bu miktarın 2012 yılı için 1.161,67 TL olup, bu miktarı aşan uyuşmazlıklarda ise Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin vereceği kararların tüketici mahkemelerinde sadece delil olarak ileri sürülebileceği-
Davacı vekilinin, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin kararının iptalini istediği davada, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkın Kanun ( TKHK )'nun, ‘Tüketici Sorunları Hakem Heyeti' başlıklı 22.maddesinin 5.fıkrasına göre, sabit hat abonelik sözleşmesinin iptaline karar verildiği dosyada bulunan karardan açıkça anlaşılmakta ve hakem heyeti kararı durum tesbitine yönelik muaraza çıkaracak nitelikte olup, ileri yıllara etkili olabileceğinden bu kararın kesin olduğundan dolayısı ile 15 gün içinde itirazı kabil olması gerekeceği-