İlk Derece Mahkemesince ................... tarihli duruşmada alacaklı vekilinin yüzüne karşı, usulsüz tebligat şikayetinin ve imza itirazının kabulüne karar verildiği, karara karşı tefhim veya tebliğden itibaren on gün içinde istinaf yasa yolunun gösterildiği, alacaklı vekilinin tebliğden itibaren on gün içinde istinaf yasa yoluna başvurduğu görüldüğünden, Bölge Adliye Mahkemesince; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda, hem tefhim hem tebliğ tarihinden demek suretiyle yasa yolu süresinin başlangıcının açık ve anlaşılır gösterilmediği, hakim yanıltması sebebiyle lehe yorumlamak suretiyle istinaf başvurusunun süresinde sayılarak istinaf nedenlerinin incelenmesi için kararın bozulması gerekeceği-
Somut olayda, temyizen incelenmesi istenen karar, ihalenin feshi isteminin yasal süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı-
Bölge Adliye Mahkemesince, asıl kararın İİK’nın 365/1-3. maddesi uyarınca kesin olarak verildiği ve borçlunun bu karara yönelik temyiz istemi de ek karar ile (kararın kesin olarak verildiğinden bahisle) reddedilmiş ise de; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte senedin kambiyo vasfına haiz olmadığına dair şikayetin hak düşürücü süreden reddine dair kararın kesin olduğuna iliskin 2004 sayılı Icra ve Iflas Kanunu’nda herhangi bir hüküm olmadığından esasa iliskin kararın İİK'nın 365. maddesi gözetildiğinde temyizi kabil olduğunun anlaşıldığı-
HMK’nın 294. maddesinde hükmün tefhiminin, hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilmek suretiyle olacağı ve zorunlu hallerde hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde gerekçeli kararın bir ay içinde yazılacağı belirtilmekle, hüküm kurulurken gerekçe yazılmasının ve gerekçeli kararın tüm unsurlarıyla tefhim edilmesinin zorunlu olmadığı, istinaf başvuru süresinin kanun gereği usulüne uygun yapılan tefhimden itibaren başlayacağı, dolayısıyla kararın istinaf eden borçlu vekiline 20.04.2022 tarihinde tefhim edildiği halde istinaf dilekçesi belirli süre geçirildikten sonra, 23.05.2022 tarihinde verildiği, buna rağmen, süre tutum dilekçesi verilmediği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesinin; gerekçeli kararın tüm unsurlarıyla tefhim edilmemesi sebebiyle kanun yoluna başvuru süresinin tebliğden itibaren başlayacağı değerlendirmesi hatalı olup, mahkemece İİK'nın 365/3 maddesi gereğince istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Temyizen incelenmesi istenen karar, süresinde olmayan istinaf başvurusuna ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı-
Vekalet ücretine ilişkin miktar itibariyle istinaf edilemeyecek kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı-
Temyizen incelenmesi istenen karar, istinaf isteminin süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı- Temyiz incelemesinin murafaalı yapılmasının uygun bulunmadığı-
Dosya alacaklısının alacağı üzerine haciz konulmuş olması halinde, üzerine haciz konulan dosyada alacaklının tasarruf yetkisinin sınırlandığı- Bu nedenle alacaklı veya vekilince üzerine haciz konulan dosyaya haricen tahsil, feragat ve vazgeçme taleplerinde bulunulamayacağı- Alacaklının takip konusu alacağını haricen tahsil ettiğini bildirdiği tarihin dosya alacağına haciz konulduğu tarihten sonra olduğu- Alacaklı, dosya alacağına haciz konulduktan sonra, dosya alacağına haciz konulduğu hususunun alacaklıya veya borçluya bildirilmemiş ya da bir yetki belgesi icra dosyasına sunulmamış olsa dahi takip konusu alacağı haricen tahsil edemeyeceği- İcra müdürlüğünce, alacaklının haricen tahsil bildirimine dayalı olarak hacizlerin fekki ile icra dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığı-
Satışın durdurulması ve kıymet takdiri yapılması isteminin reddi kararını şikayete ilişkin kararın temyiz kabiliyeti bulunmadığı- Ortaklardan birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesh olunmuşsa tasfiye payından henüz bilanço düzenlenmemişse, bilançonun düzenlenmesi sonucu borçluya düşecek kar ve tasfiye payından veya borçlularına ait olan, senede bağlanmış veya bağlanmamış payların  İİK'nın taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca haczedilmesi yolu ile ya da ortağın şirketten olan diğer alacaklarından alabilme ve bunun için haciz yaptırabilme yetkisini haiz olduğu- Bunun dışında şirket ortağı borçlunun şahsi borcu nedeniyle şirkete ait malvarlığının haczedilmesinin mümkün olmadığı-
Temyizen incelenmesi istenen karar, istinaf başvurusunun yasal süre aşımından reddine ilişkin olup, anılan kararın temyiz kabiliyetinin bulunmadığı-