Dava dilekçesindeki beyan yoksulluk nafakası yönünden feragat niteliğindedir; anak tedbir nafakası yönünden ise; eşlerin yasal yükümlülükleri (TMK. md. 185, 186) evlilik süresince devam edeceğinden dava dilekçesindeki beyanın geleceğe yönelik de etkili olacağı kabul edilemeyeceğinden davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tedbir nafakasına ise talep tarihinden itibaren hükmedilmesinin gerekeceği-
Davacının, gayri resmi evliliğin gerçekleştiği 2004 yılında reşit ve mümeyyiz olduğu, resmi nikah olmaksızın kendi iradesi ile evlenmeyi kabul ettiği, davacının davalının başka biriyle evli olduğunu ve bu evlilikten çocukları olduğunu bildiği, buna rağmen evlilik vaadi ile kandırıp kızlığını bozduğu iddiası ile manevi tazminat isteminde bulunamayacağı-
2003 yılında başka maddi olaylara dayanılarak açılan karşılıklı boşanma davalarında tarafların boşanmalarına karar verilmiş olması, sonradan açılan davadaki boşanma istemini konusuz kılsa da, dayanılan maddi olaya bağlı maddi ve manevi tazminat isteklerinin, tarafların gerçekleşen kusurları gözetilerek karara bağlanmasının gerekeceği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda davacının eşit veya ağır kusurlu olmayıp eşine karşı şiddet uygulayan davalının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığına göre maddi-manevi tazminata ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Babasının akıl hastalığı düzeyinde yeteneklerini yitirdiği, alkol ve uyuşturucu bağımlısı olduğu iddialarıyla babasına vasi tayin edilmesini isteyen oğlunun söz konusu iddialarını ispatlamamış olması karşısında babasına bir miktar manevi tazminat ödemesi gerektiği-
Eşine şiddet uygulayan ve hakaret eden davacı-davalı koca boşanmaya sebep olan hadiselerde daha ziyade kusurlu olduğundan davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerekeceği-
Eşini evden kovan davacı-davalı koca tamamen kusurlu olduğundan ve boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Fiili ayrılık döneminde başka bir kadınla nişanlanan davacı koca tamamen kusurlu olup, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasında davalıya kusur isnat edilememişse kusursuz davalı lehine manevi tazminat verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Şiddet olayından sonra, taraflar bir araya gelip bir süre birlikte yaşadıklarına göre davacının bundan önceki şiddete ilişkin olaydan dolayı eşini affettiği en azından hoşgördüğü kabul edileceğinden hoşgörüyle karşılanan olayların manevi tazminata esas alınamayacağı-