Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat az olup, TMK 4. md hakkaniyet ilkesi ile TBK 50 ve 52. md hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerektiği-
Ağır kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği (TMK. md. 174/2) halde, davalı-davacı koca yararına manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı, davacı-davalı kadının yoksulluk nafakası isteği bulunmadığı halde aleyhinde kesin hüküm oluşturacak şekilde yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Kocanın, kadına hakaret ve tehdit ettiği, eşi ve çocuğuyla ilgilenmediği, sık sık alkol aldığı, güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu; kadının da güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu anlaşıldığından gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı koca ağır kusurlu olduğundan taraflar eşit kusurlu kabul edilip, bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-davalı kadının boşanmanın eki niteliğinde maddi ve manevi tazminat (TMK md. 174/1-2) taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektireceği-
Davalı kocanın eşi ve çocukları ile birlikte yaşamaktan kaçındığı ve evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan davalı kocanın bu kusurlu davranışlarının, davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığı, davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı kocanın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. md. 4 , TBK. md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı koca yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, ayrıca toplanan delillerden; davacı kadının ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, davacının yoksulluk nafakası isteğinin reddi gerekeceği-
Davacı-davalı kadın daha ağır kusurlu olduğundan boşanma yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan davalı-davacı koca yararına tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları ile kusur dereceleri dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat takdiri gerektiği-
Davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yapmadığı davacının ise eşini götürüp babasının evine bıraktığı ve bağımsız konut temininden kaçındığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tarafların her ikisinin de kusurlu olup, birini diğerinden baskın kusurlu kabul etmenin mümkün bulunmayıp, bu husus nazara alınmadan sosyal paylaşım sitesindeki iletilerin davalıya ait olduğunun kabul edilmesi ve buna bağlı olarak kadın ağır kusurlu kabul edilip davacı koca yararına manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceğinden davalı kadının manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği-
Davacı, dava konusu edilen çeyiz eşyasının kendisine ait olduğunu ve davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise davacının dilekçesinde belirttiği eşyaların büyük bir kısmının kendisine ait olduğunu, bir kısmını da davacının götürdüğünü bildirerek bu iddiaya karşı çıkmış olup; kural olarak davacı kadın dava konusu eşyanın varlığını, kendisine ait olduğunu ve davalıda kaldığını ispat etmesinin gerekeceği-
Boşanmaya bağlı olmaksızın bağımsız dava ile tazminat talebinde bulunan davacının, tazminat isteğinin Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi kapsamında olmadığı, tazminat isteminin genel hükümlere dayandığı gözetilerek somut olayda bağımsız açılıp birleştirilen tazminat davasının, aile mahkemesinin görevi dışında olup, bu davalarda genel mahkemelerin görevli olduğunun kabulü gerekeceği-