Boşanmaya neden olan olaylarda davalı koca daha fazla kusurlu olduğundan, tarafların eşit kusurlu kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığı-
Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği- TMK. m.169.
Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda güven sarsıcı davranışta bulunan davalı kocanın az, başkasıyla birlikte yaşayıp çocuk sahibi olan davacı kadının daha ağır kusurlu olduğunun anlaşıldığı, mahkemece de davacı kadının ağır kusurlu olduğu kabul edildiği halde davalı koca yararına manevi tazminata karar verilmemesinin doğru olmadığı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne , ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat çok olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-
Davacı-davalı kocanın birlik görevlerini yerine getirmediği, davalı-davacı kadının ise eşine ağır şekilde hakaretler ettiği, hastalığında ilgilenmediği, davacı-davalının ailesini eve kabul etmediği ve aile bireylerine de hakaret ettiği, gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kadının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, tarafların eşit kusurlu olarak kabulüyle davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesi ve davacı-davalı kocanın maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddinin doğru olmadığı-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat çok olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50 ve 52. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi ve manevi tazminat takdiri gerekirken bu yönler gözetilmeden hüküm tesisinin doğru olmadığı-
Davalı kocanın davacı eşine eve dönmesi için ihtar gönderdiği, ihtarla önceki olayları affetmiş sayılacağı değerlendirilerek evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, davalı kocanın tam kusurlu olduğu-
Evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda, davalı kocanın ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı kadının tazminat isteklerinin kabulü yerine reddinin doğru olmadığı-
Velayet hakları davalı anneye verilen müşterek çocuklar ile davacı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin başlangıç ve bitiş saatlerinin gösterilmemesi infazda tereddüt yaratacağından hükmün bu nedenle bozulması gerekeceği-
Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne , ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran kadın yararına hükmolunan maddi tazminat az olduğundan, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği-